Hafta sonunda nereye gidelim, ne okuyalım, hangi yazıya göz atalım?
Hayatın koşuşturmasına ara vermeye ne dersiniz? Hafta sonunda kaliteli zaman geçirmek isteyenler için "Fikriyat ile ne okuyalım, nereye gidelim, hangi yazıya göz atalım?" başlığı altında birbirinden değerli tavsiyeleri sizlerle buluşturuyoruz. Usta yönetmen Semih Kaplanoğlu ile gerçekleştirdiğimiz özel röportajı okuyabilir, gezi planlarınıza yeni bir yer ekleyebilirsiniz. Gelin tavsiye listesine yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 11.12.2021
15:06
Güncelleme Tarihi: 11.12.2021
15:16
◾ Özge Özkul: Toplumu, insanımızı o kadar iyi gözlemlemişsiniz ki… Kapitalizm, neoliberal dünya; kısacık film karelerine bu kadar etkili eleştiriler sığdırmanız… Sistemle bir derdiniz var değil mi? İnsanlık, doğa ve beşeri münasebetler nereye gidiyor? Topraktan, kökten kopmak… Siz filmlerle kökümüze/özümüze dönüşe çağrıda bulunuyorsunuz. Başarabilecek mi insanlık?
◾ Semih Kaplanoğlu: Bence bu mücadele her zaman devam edecek . Özümüze ulaşma meselesi sonunda bireye dayandığı için bireyin niyetiyle ve ameliyle de doğrudan alakalı... Bu benim bakış açım...
◾ "Biz neresindeyiz?" tek tek kişiler olarak bence ilk başta bunu sorgulamak lazım. Bunu sorgulamadığımız için tökezlemeler oluyor. Tarih hep bu tökezlemeleri gösteriyor bize. O yüzden her bireyin büyük sorumluluğu var.
◾ Bekir Salih Yaman: Peki hocam o zaman "sanat iyiye ve güzele yönlendirendir" diye genel bir tanım yapabilir miyiz? Yoksa kötü niyetle yapılan bir sanat aracı da sanata hizmet ediyor mu?
◾ Semih Kaplanoğlu: Kötü niyet değil, "nefsimizi harekete geçiren, nefsimizi okşayan işler var; bir de nefsimize zor gelen işler var" diye bakıyorum ben. Heyecanlı bir film seyrediyorsun ya da korku filmi seyrediyorsun. Onlar sende bu duyguları bir şekilde ortaya çıkartıyor. Heyecan, korku, eğlenmek ki bugün saatlerimizi, günlerimizi bu ekranların peşinde harcıyoruz. Hepimiz sosyal medyada, dijital platformlarda vaktimizin nasıl geçtiğini anlamamamız için üretilmiş içeriklerle dolduruluyoruz.
-Sence niye vaktinin nasıl geçtiğini sana hissettirmek istemiyorlar?
-Zamanı neden senden çalıyorlar, bunu düşünüyor musunuz hiç?
◾ Çünkü ölüm idrakini ortadan kaldırmak istiyorlar.
◾ Şurada otur mesela 10-15 dakika, dur. Durabiliyorsan eğer… İzlemeye başla. O zaman işte bir zaman idraki ortaya çıkıyor. Zaman idrakini aldığın anda zamanının sınırlı olduğunu bu dünyada idrak etmeye başlıyorsun. Ne olacak o zaman? Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamayı bize sürekli pompalayan bir sistem var.
↘ Semih Kaplanoğlu sinemasında 'zamanın' ehemmiyeti
◾ Bana soruyorlar, "ağabey senin filmler niye öyle uzun, planlar uzun oluyor vs." Çünkü zaman idraki vermeye çalışıyorum. Seni sıkmaya çalışıyorum arkadaş. Sen otur rüzgarı ağaçta seyret bakalım, seyredebiliyorsan. İnan bana izlediğinde yavaş yavaş aslında nereye ait olduğunu, içindeki zaman duygusunun nasıl meydana çıktığını anlar insan.
◾ Semih Kaplanoğlu: Bizim medeniyetimiz zaman medeniyeti. İnsanlar bunu unuttular. Her vaktin bir manası var. Sinema da zaman sanatıdır; çünkü çektiğimiz filmlerin süreleri var. 140 dakika bir film çıkıyor ortaya. Bunu biz "zamanla" ölçüyoruz. İnsanlar sinemaya gidiyorlar, film seyrediyorlar, "zaman nasıl geçti anlayamadık" diyorlar. Çaldılar işte senin zamanından… "Öyle eğlendik ki zaman nasıl geçti bilemedik..."
◾ Yani zaman idrakiyle oynuyorlar. Bunu düşünemeyen bir sinemacı, kendi medeniyetinden hiçbir şey taşıyamaz. Onun için Amerikan tarzı dizi yapar ama bizim medeniyetimize dair bir şey anlattığını zanneder, anlatamaz.
◾ Senin müziğin nasıl? Itrin nasıl? Sen eğer o müziğin zaman algısını hissetmez, fark etmez ve düşünmezsen, o zaman sadece oynarsın.
◾ Şimdi mesela çocuklara kurs veriyorlar; "Senaryoculuk nasıl yapılır?" Ellerindeki kitaplar Amerikan sinemasının rehber kitapları… Şimdi biz, bizim hikâyelerimizi böyle mi anlatacağız? Kendimiz Supermen mi yaratacağız? Sen başka bir yerin hikâye anlatma yöntemini alırsan, biçimini alıp kendi hikâyeni onun içine koyarsan; o ister istemez bir kalıba girer.
RÖPORTAJIN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Nereye gidelim: Atatürk Kültür Merkezi
📌 İstanbul'da sanatın kalbi yeniden Atatürk Kültür Merkezi'de atıyor. Yenilenen halinde eski binanın silueti ve önemli karakteristik özellikleri korundu. Eski AKM'deki seramik sanatçısı Sadi Diren duvarı ve Opera fuayesindeki döner merdiven gibi. Bunun yanı sıra teknolojik donanımla tasarlanarak geliştirildi.
🔸
AKM'nin uzun soluklu hikayesi:
📌1946 yılında opera binası olarak tasarlanıp temeli atıldı. Ancak tamamlanması 23 yılı buldu. Açılışından 1,5 yıl sonra büyük bir felaket yaşandı burada: Sergilenen bir oyunda yangın çıktı. Bina kullanılmaz hale geldi. 1978 yılında tadilat görerek kapılarını açtı. Ancak 2000'li yıllara gelinde binanın her tarafı dökülmeye başladı. 31 Mayıs 2008'de artık ömrünü tamamlamıştı. Ancak temelsiz ithamların merkezi oldu. Hatta devleti milyonlarca dolar zarara uğratan Gezi Parkı olaylarının da merkezine çekilmeye çalışıldı.
📌 Bütün engellemelere karşı, 2018'de yıkımına başlandı yeniden yapılması için. Bir sonraki yıl temeli atıldı. Yeni AKM, ilk yapının mimarı olan Hayati Tabanlıoğlu'nun oğlu Murat Tabanlıoğlu imzasıyla karakteristik özelliklerini korunarak yenilendi.
🔸
📌Yapı, 5 bloktan oluşuyor. AKM'nin "kalbi" olarak nitelendirilen opera binası 14 katlı, 49 bin metrekarelik alana, 2.040 kişi kapasiteli bir salona sahip.
📌 Opera salonu, Taksim Meydanı'na bakan ikonik cephesinin ana unsuru. 15 bin seramik parçasıyla oluşturuldu . Salon, iyi doğal akustiği elde edebilmek için at nalı biçiminde tasarlandı. Sahne sistemleri anlamında dünyanın en önde gelen teknolojisi kullanıldı. Burada birçok etkinlik de düzenleniyor. Onlardan biri yapay zeka piyanist. Çağdaş bestecilerden seçilmiş bir repertuvar, otomatik piyanoda yeniden icra ediliyor. Hemen yan tarafında da operanın büyülü dünyasına konuk olabilirsiniz.
VIDEO