İkinci Abdülhamid hangi filmleri izlemek istedi?
Ses yok, aksiyon yok, art arda birbirinden bağımsız olaylar… İnsanların bunu ilk gördükleri an salondan korkarak kaçışmaları… İki kardeş bir alet icat etti ve bir sektör ortaya çıktı. Sinema… İnsan hayatına girmesinden beş ay sonra Sultan İkinci Abdülhamid'in seyrine sunuldu. Ardından, Türklerin perdeye yansıtarak yaptıkları Karagöz oyununa arkadaş oldu. Osmanlı Dönemi sinemasını sizler için mercek altına aldık.
Giriş Tarihi: 25.10.2018
19:30
Güncelleme Tarihi: 25.10.2018
19:57
PENÇE, CASUS, ALEMDAR VAK’ASI
"Müdafaai Milliye Cemiyeti adıyla kurulmuş olan bir teşekkül şimdiki sağlık müzesinin işgal ettiği binada bir stüdyo kurmuştu. Bu cemiyetin üyelerinden olan Sedat Simavi cemiyetin hep aktüalite filmleri çevirdiğini bunun da gerek maddi gerekse manevi bakımdan pek tatminkar olmadığını ileri sürerek mevzulu filmler çevrilmesini teklif etti. Teklif cemiyet idare heyetince münasip görülerek Darülbedayi artistlerine "Pençe", "Casus" ve "Alemdar Vak'ası yahut Sultan Selim-i Salis" adlarında mevzulu filmler çevriltilmiştir"
( Nurullah Tilgen, Yıldız Dergisi'ndeki "Türk Filmciliği" başlıklı yazısı)
“BİNNAZ” İLK BAŞARILI İŞ FİLMİMİZ
Malul Gaziler Cemiyeti'nin çevirdiği ikinci film Yusuf Ziya Ortaç'ın bir oyunundan sinemaya uyarlanan "Binnaz" oldu. Çekim tarihi 1919 olan bu filmin konusu, oyuna adını veren "Lale Devri"nin ünlü güzeli Binnaz'la onu elde etmek için birbirleriyle çatışan iki erkek arsındaki ilişki üzerine kurulmuştu. Aşk, kıskançlık, arkadaşlık ve kahramanlık temalarına dayanan filmin yönetmenliğini Ahmet Fehim Efendi ile Fazlı Necip birlikte yapmışlardı. Fehim Efendi'nin oğlu ressam Münif Fehim, oyunu senaryo haline getirmiş ve filmin dekorlarını yapmıştı. Kameramanlığını Fuat Uzkınay'ın yaptığı filmde Matmazel Blanche, Rana Dilberyan, Ekrem Oran, Hüseyin Kemal Gürmen, Rüştü ve Mecdi rolleri paylaşmışlardı
5.000 liraya çıkan bu filmin yalnız İstanbul'da 55.000 lira gelir getirdiği, ayrıca İngiltere'de de 5.000 İngiliz lirası sağlandığı söylenir. 45 dakika süren film, önceki filmlerle kıyaslandığında o yıllar için Binnaz'ın bir çeşit üstün yapım nitelikleri taşıdığı, filmin dış ülkelere; İngiltere'ye bir rivayete göre Amerika'ya bile satıldığı ve 55.000 lira topladığı belirtilir.
SİNEMA SALONU ARDINDAN İLK ÖZEL YAPIMEVİ
1919'da Kemal ve Şakir Seden kardeşler yabancı filmler getirmek amacıyla ilk Türk film şirketini kurmuşlardı. Daha sonra 1922'de "Kemal Film" adıyla bir laboratuvar ve stüdyo kurarak faaliyete geçtiler. Böylece ilk özel yapımevi kurulmuştu. 1916-1922 yılları arasında Berlin'de tiyatro ve sinema çalışmaları yapan Muhsin Ertuğrul İstanbul'a döner ve aynı yıl Kemal Film'de rejisör olarak çalışmalarına başlar.
Muhsin Ertuğrul, 1922'de Kemal Film adına ilk olarak "İstanbul'da Bir Facia-i Aşk" adlı filmi yönetir. Konusunu mütareke yılları İstanbul'unda yaşanan gerçek bir olaydan, bir cinayetten alan film, daha önceki yerli filmlere göre daha çekici ve sürükleyici bir konuya sahiptir. Bu nedenle de teknik yetersizliği ve tiyatromsu oyun tarzı sergilemesine rağmen filmin gişe hasılatı oldukça iyi olmuştur. Bu film daha önceki çalışmalara göre hiç olmazsa iki bakımdan önem taşıyordu: günlük bir olaydan derlenen orijinal bir senaryoya dayanıyor, öykülü bir filmde dış sahnelere ilk olarak bu kadar geniş yer veriliyordu.
(Arşiv Belgelerine Göre Osmanlı'da Gösteri Sanatları - Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü; Sinemanın Türkiye'ye Girişi ve İlk Yılları - Yrd. Doç. Dr. Hale Künüçen ,Yrd. Doç. Dr. A. Şükrü Künüçen)