Başlangıçta özel bir adı yokken sonraları 1235'te yakınına gömülen Çiştî şeyhi Kutbüddin Bahtiyâr'dan dolayı bu adla anıldı. Kutub Minâr, Hint-İslâm mimarisinin şaheserlerinden biri olup dünyanın en yüksek (72,59 m.) ve en güzel minaresi kabul edilir. XII. yüzyılda İslâm âleminde büyük ve yüksek minareler yapma âdetinin bir ürünü olarak Batı'da Kütübiyye Camii'nin (Merakeş) ve İşbîliye Ulu Camii'nin kare planlı minareleri yükseltilirken Doğu'da da yuvarlak gövdesiyle Kutub Minâr inşa edildi. Kutub Minâr'ın yapımına, ilk Delhi sultanı Kutbüddin Aybeg'in meliklik döneminde 1193'te inşasını başlattığı Kuvvetü'l-İslâm Camii'nin 50 m. kadar güneyine İslâmiyet'in Hindistan'da kazandığı zaferin sembolü olarak başlanmış ve Aybeg'in sağlığında yalnız birinci katı bitirilebildi. Minare daha sonra Sultan İltutmış'ın 1225'te camiye yaptırdığı ilâveler sırasında güney dış avlusunun güneybatı köşesinde kaldı. Kutub Minâr, âbidevî karakteriyle Delhi sultanlarının Kuvvetü'l-İslâm Camii'ne duydukları ilginin yanı sıra dikkatlerini doğrudan kendi üzerine çekti. Özellikle Alâeddin Halacî'nin (1296-1316), cami bünyesi içinde kalan ve ölçüleriyle Kutub Minâr'ı geçmesi amaçlanan ikinci bir minarenin yapımını başlatmış olması bu dikkatin somut tezahürüdür. Sadece alt kısmı bitirilmiş minarenin planlanması dahi âbidevî hususiyetleriyle aşılmak istenen bir örnek olarak Kutub Minâr'a duyulan ilgiyi gösterir. Kutub Minar, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de en çok ziyaret edilen yerlerin başında gelir. Yeni Delhi semalarını süsleyen bu anıtsal eser, Hindistan'daki Müslüman egemenliğinin en görkemli eserleri arasında gösterilir. Ortaçağ'ın ünlü gezgini İbni Batuta, Kutub Minar için 'diğer İslâm topraklarında bir benzeri bulunmayan dünyanın harikalarından biri' olarak bahseder. Orta Asya'daki benzerleri gibi müstakil bir yapı halinde ortaya konulan Kutub Minâr gittikçe daralan beş katlı bir gövdeye sahip ve her katın arasında yazı kuşaklarıyla bezenmiş dört şerefe bulunur. Sultan İltutmış tarafından dört kat halinde tamamlatılan yapı Fîrûz Şah Tuğluk zamanında yıldırım düşmesi sonucu hasar gördü ve 1368'de yapılan onarım sırasında yıldırımın yıktığı dördüncü katla birlikte bir kat daha eklenerek beş katlı hale getirildi. Beş katlı olan minare İl-Tutmuş tarafından tamamlandı. 1197 yılında tamamlanan 'Kuvvet-ül İslâm Cami', yani İslam'ın Kuvveti Cami'nin günümüze sadece kalıntıları ulaşır. Yüksekliği yetmiş üç metre olan minarenin çevresi yaklaşık üç metredir. Yoğunlukla kırmızı kum taşıve mermer kullanılan Kutub Minar'ın her bölümde şerefelerine açılan birer kapısı var. Selçuklu, Gurlu ve Gazneli mimarisinin izlerini taşıyan eser, Delhi-Türk Sultanlığının şaheseri olarak ihtişamını korur. Müstakil bir yapı halinde ortaya konulan Kutub Minar, İslam'ın Hindistan'daki zaferinin sembolü olarak kabul edilir.