İstanbul Boğazı’ndaki tarihi camiler
İstanbul Boğazı'nın sembollerinden biri olan Vaniköy Mehmet Paşa Camii, dün gerçekleşen yangın sonucu büyük zarar gördü. Yangın, yaklaşık 2 saatlik müdahalenin ardından tamamen söndürüldü. 355 yıllık bir tarihe sahip olan Vaniköy Camii'nden geriye ise besmele-i şerif kaldı. Avrupa ile Asya'yı birleştiren İstanbul Boğazı'nda Vaniköy Camii gibi birçok tarihi cami bulunuyor. Denize açılan pencereleriyle, suyun üzerine düşürdükleri yansımalarıyla tarihe meydan okuyan camilerimizi derledik.
Giriş Tarihi: 16.11.2020
18:42
Güncelleme Tarihi: 16.11.2020
20:07
1589'da Mimar Sinan tarafından yapılan caminin banisi Kadı Molla Mehmet Çelebi'dir. Caminin kubbesi altıgen bir destek sistemine oturur. Ana kubbe 4 sütun üzerindedir, çevresinde beş yarım kubbe vardır.
1723, 1724 ve 1823 tarihlerinde çıkan yangınlarda cami ve hamamın tahrip olduğu, 1843 yılında caminin tekrar yangın geçirdiği bilinir. 18. yüzyıl içinde Tuğracı (Nişancı) Ömer Ağa camiyi, I. Abdülhamid ise (1789) cami, hamam ve çeşmeyi tamir ettirmiştir.
Deniz tarafından avluya açılan iki kapının üzerinde bulunan kitabeler, Hattat Yesarizade Mustafa İzzet'e ait olup her iki kitabede de Sultan II. Mahmut'un tuğrası vardır. Caminin hünkâr mahfili, son cemaat yeri ve alt katta sahil cephesinde bir muvakkithanesi vardır.
Caminin mimarı bilinmemekle birlikte, Barok-Rokoko mimari üslubu hâkimdir. Tek şerefeli minaresi kesme taştan yapılmıştır. Minberi ahşaptan ve sade olup ahşap olan vaaz kürsüsünde ise ahşap oyma ve işlemeler görülür.
DEFTERDAR İBRAHİM PAŞA CAMİİ
Cami, Defterdarburnu ya da İhmal Paşa Camii olarak da bilinir. Yol seviyesinden aşağıda, çukurda kaldığı için camiye merdivenli bir yoldan inilir. Biri yukarıda merdivenli yolun üzerinde, diğeri aşağıda deniz kıyısında (kıble yönünde) olan iki kapısı vardır.
Defterdar İbrahim Paşa Camii, tarihte farklı zamanlarda üç defa onarım görmüştür. Caminin ilk onarımı, Sultan II. Mahmut devrinde 1833 yılında; ikincisi Sultan II. Abdülhamid döneminde 1885 yılında; üçüncüsü ise 1941 yılında Vakıflar İdaresi'nce yaptırılmıştır.
*
Cami, medrese, türbe ve hamamdan meydana gelen külliyenin tamamı Mimar Sinan'ın eseri olup bânisi "Magosa fâtihi" lakabı ile meşhur, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim dönemlerinin devlet adamlarından Gazi İskender Paşa'dır. Günümüzde külliyeden ayakta kalan kısımlar cami ve türbedir.
Günümüzde kiremit kaplı bir çatıya sahip olan caminin harim kısmı "çubuklu" tabir edilen türde ahşap bir tavanla örtülüdür. Evliya Çelebi ise çatının kurşunla kaplı olduğunu ve altında da bir kubbenin yer aldığını nakletmektedir.
Abdullah Ağa, Çengelköy'de kayıkçılık yapan bir babanın oğludur. Saray saltanat kayığına kürekçi olarak alınan Abdullah Ağa, II. Mahmut döneminde Bostancıbaşı olmuştur. Bir süre görevinden azledilip tekrar kendisine görev verilmiş, kaptanıderya ve sonunda sadrazam olmuştur.
Kaptanıderya olduğu dönemde, yalısının yanına asırlık çınar ağaçlarına cami yaptırmıştır. Kagir, tek katlı, dikdörtgen planlı bu caminin çatısı ahşap ve kiremit kaplıdır.