İstanbul Boğazı’ndaki tarihi camiler
İstanbul Boğazı'nın sembollerinden biri olan Vaniköy Mehmet Paşa Camii, dün gerçekleşen yangın sonucu büyük zarar gördü. Yangın, yaklaşık 2 saatlik müdahalenin ardından tamamen söndürüldü. 355 yıllık bir tarihe sahip olan Vaniköy Camii'nden geriye ise besmele-i şerif kaldı. Avrupa ile Asya'yı birleştiren İstanbul Boğazı'nda Vaniköy Camii gibi birçok tarihi cami bulunuyor. Denize açılan pencereleriyle, suyun üzerine düşürdükleri yansımalarıyla tarihe meydan okuyan camilerimizi derledik.
Giriş Tarihi: 16.11.2020
18:42
Güncelleme Tarihi: 16.11.2020
20:07
VANİKÖY CAMİİ’NİN MİMARİ YAPISI
Geniş dikdörtgen planlı kâgir bir yapı olan caminin ön tarafında camekânlı bir bölüm vardı. Altı adet ağaç direkle dışarıya açılmış bir girişten kare planlı harime geçilirdi.
Mihrabın alt tarafında ve üst tarafında dörder pencere bulunurdu. Pencereler üstten yuvarlak kemerliydi. Harimin giriş kapısının karşısında, doğudaki ek kısma açılan ikinci bir kapı bulunur. İki ağaç ayakla desteklenen hünkar mahfili olarak düzenlenen kısmın üst kat girişi, deniz ve kara yönünden merdivenlerle çıkılan bir sahanlıkla sağlanmıştı.
BEZMİALEM VALİDE SULTAN CAMİİ
Sultan II. Mahmud'un ikinci eşi ve Sultan Abdülmecid'in annesi olan banisi Bezmiâlem Valide Sultan'ın (1807-1853) ölümü üzerine Sultan Abdülmecid tarafından tamamlanarak ibadete açılmıştır.
Yapının kitabesinde 1853-53 tarihi yazılıdır. Dolmabahçe Camii'nin mimarı, sarayın baş mimarlığını yapan Balyan ailesinden Garabet Balyan ve oğlu Nikogos Balyan'dır.
SARAYIN DEVAMI OLARAK DÜŞÜNÜLÜR
Cami, yapıldığı dönemin mimari estetiğini yansıtmakla kalmayıp aynı zamanda cami mimarisinde o güne değin denenmemiş dairesel pencere düzeniyle kendine has mimari bir üsluba sahiptir.
27 Eylül 1948'de Deniz Müzesi yapılan ibadethane, 1961'de askeri yönetim tarafından denetimine verildiği Yassıada İrtibat Kurulu'nun talimatıyla yeniden ibadete açılmıştır. Yapı, 1966 ve 2007 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Suya aksini yansıtan 3 İstanbul camisi
Ortaköy Camii olarak da bilinen caminin bulunduğu yere, daha önce Vezir İbrahim Paşa'nın damadı Mahmud Ağa, 1721'de bir mescit inşa ettirmiştir. Mahmud Ağa'nın Patrona Halil Ayaklanması'nda ölümünden sonra yıkıldığı tahmin edilen mescidin yerine, günümüzdeki cami yapılmıştır.
Sultan Abdülmecid tarafından 1853'te yaptırılan caminin giriş kapısı üzerindeki kitabede Sultan Abdülmecid'in tuğrası ile birlikte caminin bitirilişini belirten tarih yazılıdır.
ABDÜLMECİD’İN HAT YAZISI MİNBERİ SÜSLER
Kare planlı harim bölümü, sağır kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. Caminin mermer mihrabı ve minberi motiflerle süslenmiştir. Minberin üzerinde Sultan Abdülmecid'in kelime-i tevhid yazısı bulunur. Vaaz kürsüsü mermer ve somakiden yapılmıştır. Caminin duvarlarında Sultan Abdülmecid'in "çeheyar-ı güzin" levhası ile Ali Haydar Bey tarafından yazılan levhalar asılıdır.
Barok tarzında yapılan caminin zengin iç süslemelerinin aksine hünkâr kasrı bölümü çok sadedir. Caminin dikdörtgen planlı son cemaat yeri içeridedir. Cami, statik açıdan oldukça narin bir yapıdır. Eser, 1862, 1866 ve 1894 yıllarındaki depremlerde hasar görmüş ve onarılmıştır.