İstanbul tarihine damga vuran 11 çiçek motifi
Hasekiküpesi çiçeğinin anlamının Osmanlı Devleti'nde bir görevde kıdemli olanlara verilen bir unvandan geldiğini biliyor muydunuz? Ya da gül motifinin tasavvuf terminolojisinde Resul-i Ekrem Efendimizi temsil etmesi gibi lalenin de Allah'ın birliğini sembolize ettiğini? Sizler için, İstanbul tarihine damga vuran 11 çiçek motifini derledik.
Giriş Tarihi: 17.04.2019
08:42
Güncelleme Tarihi: 25.08.2019
16:35
Bahar aylarında dikimi yapılan, doğada kendiliğinden de yetişebilen, uzun boyu ile dikkat çeken bir çiçektir. Haziran ve temmuz aylarında çiçek açan hezaren görkemli renkleri ile çok gösterişli bir çiçektir.
Mavi, sarı, kırmızı beyaz renkleri ile 20 santime ulaşan başaklar üzerinde yer alan sık çiçeklerle görsel bir zenginliğe sahiptir çiçek dilinde masumiyeti ve düşünceliliği simgeleyen hezeran, "saray çiçeği" adı ile de anılır.
Lale, zambakgillerden yaprakları uzun ve sivri, çiçekleri kadeh şeklinde olan, farklı renklerde çok yıllık ve otsu, soğanlı bir bitkidir.
Gül motifinin tasavvuf terminolojisinde Resul-i Ekrem Efendimizi temsil etmesi gibi lale de Allah'ın birliğini sembolize eder.
Harflerin rakamsal karşılığı olan ebced hesabında Allah, lale ve hilal kelimelerini oluşturan harflerin aynı olması ve ebced hesabında rakamsal toplamın 66'ya denk gelmesi, bu üç kelimenin tasavvuf literatüründeki ilişkisini ve önemini anlatır.
Hatta Anadolu coğrafyasında kullanılan "işi altmışaltıya bağlamış" deyimindeki 66 rakamının bağlandığı nokta da ebced hesabıdır.
Haseki kelimesi, "sarayda padişahın gözüne ve gönlüne girmiş olan karavuş/cariye anlamındadır. Aynı zamanda Osmanlı Devleti'nde bir görevde eskimiş olanlara verilen bir unvandır.''
Hasekiküpesi çiçeği de, kendisine verilen bu ada uygun özellikler çok yıllık bir bitkidir ve kökü, yıllarla bir yumru haline gelerek toprağa iyice yerleşir. Çiçeklerin çanak yaprakları, yalın veya katmerlidir. Dalın ucundan aşağı doğru sarkan çiçekleri küpeye benzer. Yapraklarının ve çiçeğinin farklı ve gösterişli yapısı ile diğer çiçekler arasında fark edilen değerli bir bitkidir.
Orta Asya'dan coğrafyamıza gelen lale mitolojisinde, yaprağın üzerindeki çiğ tanesine yıldırım düşmüş ve alev alan yaprak laleye dönüşmüştür.
Lalenin iç bünyesinde kalan siyahlık da yanık izleri olarak yorumlanmıştır. Yine tasavvuf anlayışımızda Allah, lale ve hilal kelimelerini oluşturan harflerde noktalama işareti olmadığı için bizde de lalenin lekesizi makbuldür.