Klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eser
Dünyanın bilinen ilk halısının nerede bulunduğunu biliyor musunuz? Peki, Osmanlı mimarisini zirvelere çıkaran eserimizin hangisi olduğunu? Sizler için klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eseri derledik.
Giriş Tarihi: 14.06.2019
15:02
Güncelleme Tarihi: 14.06.2019
16:27
Atların kuyruklarının bağlanması Türk toplulukları arasında yaygın bir gelenektir, savaşa giden askerin ölümü (şehitliği) göze aldığını gösterir ve yelelerinin kesilmesi Türklerde bir yas alâmeti olarak bilinmektedir. Dolayısıyla la bu halının desenini tasarlayan dahi sanatçı binlerce yıl öncesinden günümüze gelen eserine kendi düşüncesinin, inancının ve yaşantısının imzasını da atmıştır. Daha sonra bir İskit mezarında bulunan son derece ince dokunmuş halı kalıntıları Pazırık halısının belli bir yerden getirilmiş tek örnekler olmadığını, aksine yaygın bir geleneğin ürünleri olduğunu göstermiştir.
Çok olgun bir sanat anlayışını yansıtan bu şahane halının hem dokumu yönünden, hem desen ve kompozisyon açısından hem de malzeme kalitesi bakımından bu olgunluğa erişmek için geriye doğru çok uzun bir birikim süreci olduğu muhakkaktır. Bu değerli dokumanın, aksini iddia eden tüm zorlama iddialara rağmen, Orta Asya topluluklarının doğayla iç içe yaşamlarında zengin hayal güçleriyle geliştirdikleri desenlerle, -muhtemelen güzel genç kızların- mahir ellerinde dokunduğunu ifade etmek en gerçekçi yaklaşımdır.
Sanat eserine bambaşka boyutlar katan bir diğer Sultan Han. Sultan Han, Aksaray-Konya karayolu üzerinde, kendi adıyla anılan Sultan Han kasabasındadır. Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından yaptırılan eser 1229 yılında tamamlanmıştır. Mimarı Şam'lı Muhammed bin Havlan 'dır. Yaklaşık 4990 metrekarelik bir alana sahip olan dörtgen planlı yapı, Anadolu'daki Selçuklu kervansaraylarının en büyüğüdür. Klasik Selçuklu kervansaray şemasının en başarılı örneklerinden olan Sultan Han ileri taşan mermer taç kapısı, köşelerdeki kulelerle 50 metre genişliğindeki abidevi cephesi ve dıştan kulelerle desteklenmiş duvarlarıyla bir kaleyi andırmaktadır.
Sultan Han kışlık ve yazlık olmak üzere açık ve kapalı iki kısımdan, -açık bir avlu ve hol bölümünden- oluşmaktadır. Açık avlunun ortasında bulunan köşk mescid dört kemer üzerine oturtulmuştur. Avlunun iki yanında mutfak, hamam gibi birimler yer alır. Hol bölümü yolcular ve hayvanlarına ayrılmıştır. Doğu cephesindeki muhteşem taç kapı ve mescidin geometrik bezemeleri, Selçuklu taş süsleme sanatının en güzel örneklerindendir.
Kervansaraylar devlet adamları tarafından yaptırılan vakıf yapılarıdır. Geniş bozkırların ortasında insanların hem kendisine hem hayvanlarına yiyecek, barınacak, tedavi görecek güvenli bir sığınak olan bu kurumlarda misafirlerin bütün ihtiyaçları ücretsiz karşılanır.
Issız dağ başlarında insanı karşılayan işlevliği ve planlaması ile sürekliliği olan kervansaraylar uzaktan doğayla uyumlu malzemesi, sanki orada tabiatın bir parçası gibi bütünleşmiş konumlanması, mimari tarz ve yapılanma olarak vazgeçilemez estetik duyarlılığıyla dikkati çeker. Yakınlaşınca kale gibi taş duvarlarla kuşatılmış bir kütlevi etkiyi ihtişamıyla ve heybetiyle tamamlayıp taçlandıran ince bir zarafetle işlenmiş taç kapı büyülü çekiciliğiyle konuğunu içeri davet eder. İnce bir işçiliğe ve anıtsal bir görünüme sahip olan anıtsal taç kapılar taşın sertliğine, katılığına tam bir tezat oluşturacak biçimde dantel gibi işlenmiştir. Yer yer sığ veya derin işleme teknikleri kullanılarak ince ve kalın çok sayıda bordürle çevrelenen taç kapılara çarpıcı ve hareketli bir form kazandırılmıştır. Görkemli ve derin görünümü kapılar mukarnaslarla kapı üzerine kadar indirilerek insanı rahatlatan boyutlara getirilir.