Arama

Klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eser

Dünyanın bilinen ilk halısının nerede bulunduğunu biliyor musunuz? Peki, Osmanlı mimarisini zirvelere çıkaran eserimizin hangisi olduğunu? Sizler için klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eseri derledik.

Selimiye'nin devasa kütlesinin insanın gözüne hiç batmayacak biçimde maharetle kademelenerek boyutlandırmasında Mimar Sinan'ın Kayseri'de geçen çocukluğu döneminde heybetli Erciyes dağından ilham aldığı söylenir. En çok müezzin mahfelindeki mermer sütun üzerinde, kabartma olarak yapılmış olan ters bir lale motifi hakkında efsanesi ile meşhur olan Cami'nin açılışını inşa fermanını yazan II. Selim ne yazık ki ömrü vefa etmediği için görememiştir.

Cami sadece mimarisi değil onu tamamlayan tüm diğer sanatları da gelişmenin en yüksek noktalarına varmıştır. Mimar Sinan Selimiye'de dış yapı biçimi kadar iç mekân tasarımına da ağırlık vermiştir. Mermerden yapılmış minber, işçiliğindeki incelik, yükseklik, büyüklük ve güzellik bakımından bu grubun diğer şaheserlerini gölgede bırakır. Mihrap tarafında duvarlar, minberin arkası ve külahı ile camideki bütün alt kat pencerelerin alınlıkları göz alıcı çinilerle kaplanmıştır. Mihrap duvarındaki büyük çini panoların renk ve kompozisyonlarıyla Osmanlı ve dünya çiniciliğinin şaheserleri arasındadır. Hele Hünkâr mahfilinde bulunan bahar dallı, natüralist çiçeklerle ve soyut motiflerle bezeli çiniler mekânı bir hayal bahçesine çevirir. Kökü karanfil, lâle ve sümbüllerle zenginleştirilmiş meyve vermiş iki elma ağacı bütün Osmanlı çinilerinde tek orijinal dekordur.

Selimiye Camii, yüksekliği 43,25 m, çapı 31,25 m olan muazzam bir kubbeye sahiptir. Kubbe üzerindeki kurşunun ağırlığı 18 tondur. Eserin kilit taşı 5 ton olup, taşın üzerinde beş metrelik altın kaplı âlem bulunur. Bu büyük kubbe 6 m genişliğindeki payanda kemerlerle birbirine bağlanan ve fil ayağı denen dev sütunlar üzerine oturur. İki tanesi kıble duvarına bitişik olan fil ayaklarının öteki altı tanesi ikişer ikişer doğu, kuzey ve batı duvarlarının önünde yer alır.

Burada önemli olan sadece büyüklük değildir, dünyada daha büyük yapılarda var ama bu eserde iç mekânın ferahlığı, aydınlığı ve insanları bir kubbe altında, bölünmemiş, parçalanmamış her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli tek bir mekânda bir araya getirme amacıyla kurulan bütünlük eşsizdir. Yapının içinde tek ve büyük kubbeyle sağlanan görkemli bütünlük, bir başka ifadeyle bütün halinde toplanmış olan iç mekân dünya mimarisinde eşi olmayan bir etki ve mana taşır. Cami, içeri gireni önce bu bütünlüğün heybetiyle ardından her bir detayı ince ince düşünülmüş esere şahane bir sükûn veren unsurlarıyla büyüler.

Kubbe mimarisi ilk olarak milattan önceki dönemlerde Mezopotamya'da görülür. Kubbe kelimesi Batı dillerine, Müslümanların Endülüs'teki hâkimiyetleri sırasında İspanyolca aracılığı ile girmiştir. Tarihi gelişimi süreci içinde boyutları büyüyen kubbe asıl önemli gelişimini Türk ve İslam mimarisinde kaydetmiştir. Zamanla cami mimarisinin vazgeçilmez bir unsuru haline gelen kubbe mimarisinde Osmanlı mimarları aşılamayan bir zirve ulaşmıştır.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN