Klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eser
Dünyanın bilinen ilk halısının nerede bulunduğunu biliyor musunuz? Peki, Osmanlı mimarisini zirvelere çıkaran eserimizin hangisi olduğunu? Sizler için klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eseri derledik.
Giriş Tarihi: 14.06.2019
15:02
Güncelleme Tarihi: 14.06.2019
16:27
Selimiye Camii, yüksekliği 43,25 m, çapı 31,25 m olan muazzam bir kubbeye sahiptir. Kubbe üzerindeki kurşunun ağırlığı 18 tondur. Eserin kilit taşı 5 ton olup, taşın üzerinde beş metrelik altın kaplı âlem bulunur. Bu büyük kubbe 6 m genişliğindeki payanda kemerlerle birbirine bağlanan ve fil ayağı denen dev sütunlar üzerine oturur. İki tanesi kıble duvarına bitişik olan fil ayaklarının öteki altı tanesi ikişer ikişer doğu, kuzey ve batı duvarlarının önünde yer alır.
Burada önemli olan sadece büyüklük değildir, dünyada daha büyük yapılarda var ama bu eserde iç mekânın ferahlığı, aydınlığı ve insanları bir kubbe altında, bölünmemiş, parçalanmamış her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli tek bir mekânda bir araya getirme amacıyla kurulan bütünlük eşsizdir. Yapının içinde tek ve büyük kubbeyle sağlanan görkemli bütünlük, bir başka ifadeyle bütün halinde toplanmış olan iç mekân dünya mimarisinde eşi olmayan bir etki ve mana taşır. Cami, içeri gireni önce bu bütünlüğün heybetiyle ardından her bir detayı ince ince düşünülmüş esere şahane bir sükûn veren unsurlarıyla büyüler.
Kubbe mimarisi ilk olarak milattan önceki dönemlerde Mezopotamya'da görülür. Kubbe kelimesi Batı dillerine, Müslümanların Endülüs'teki hâkimiyetleri sırasında İspanyolca aracılığı ile girmiştir. Tarihi gelişimi süreci içinde boyutları büyüyen kubbe asıl önemli gelişimini Türk ve İslam mimarisinde kaydetmiştir. Zamanla cami mimarisinin vazgeçilmez bir unsuru haline gelen kubbe mimarisinde Osmanlı mimarları aşılamayan bir zirve ulaşmıştır.
Kubbenin yapılmasındaki ideal olan mekân bütünlüğünü temin etmekle, mimarideki son şeklini Osmanlı mimarları vermiştir. Abanma ve taşımadaki problemlere rasyonel çözümleri de Osmanlı mimarisi getirmiştir. Türk mimarisi, ana mekânda geometrik ve köşeli, üst yapıda kubbeye uygun olarak dairevi ve kürevi geçiş unsurlarını anlayış içinde tatbik etmiş mekan içindeki dayanakları görünür hale getirdiği gibi dış payanda sistemi ile kubbe ağırlığını toprağa kadar götüren kademeli teşkilatı gerçekleştirmiştir.
Mimarimizde en üst noktayı teşkil eden ve klasik devir mimarisinin bir sentezi olan Mimar Sinan, kubbe inşasında da bazı yenilikler getirmiştir. Erken devirdeki Türk üçgenleri ve bunu takip eden sarkıtlarla süslü pandantiflerin yerine, kubbeye geçişte daha yumuşak olan trompları kullanmıştır.
Kubbe, mimaride evreni temsil eden bir simgedir. Tüm inanç sistemlerinde bu sebep ile dini yapıların çoğunda kubbesel örtü sistemleri tercih edilmiştir.