Klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eser
Dünyanın bilinen ilk halısının nerede bulunduğunu biliyor musunuz? Peki, Osmanlı mimarisini zirvelere çıkaran eserimizin hangisi olduğunu? Sizler için klasik sanatımızın görkemli örneklerinden 3 eşsiz eseri derledik.
Giriş Tarihi: 14.06.2019
15:02
Güncelleme Tarihi: 14.06.2019
16:27
Burada önemli olan sadece büyüklük değildir, dünyada daha büyük yapılarda var ama bu eserde iç mekânın ferahlığı, aydınlığı ve insanları bir kubbe altında, bölünmemiş, parçalanmamış her taraftan son sınırlarına kadar gerilmiş dengeli tek bir mekânda bir araya getirme amacıyla kurulan bütünlük eşsizdir. Yapının içinde tek ve büyük kubbeyle sağlanan görkemli bütünlük, bir başka ifadeyle bütün halinde toplanmış olan iç mekân dünya mimarisinde eşi olmayan bir etki ve mana taşır. Cami, içeri gireni önce bu bütünlüğün heybetiyle ardından her bir detayı ince ince düşünülmüş esere şahane bir sükûn veren unsurlarıyla büyüler.
Kubbe mimarisi ilk olarak milattan önceki dönemlerde Mezopotamya'da görülür. Kubbe kelimesi Batı dillerine, Müslümanların Endülüs'teki hâkimiyetleri sırasında İspanyolca aracılığı ile girmiştir. Tarihi gelişimi süreci içinde boyutları büyüyen kubbe asıl önemli gelişimini Türk ve İslam mimarisinde kaydetmiştir. Zamanla cami mimarisinin vazgeçilmez bir unsuru haline gelen kubbe mimarisinde Osmanlı mimarları aşılamayan bir zirve ulaşmıştır.
Kubbenin yapılmasındaki ideal olan mekân bütünlüğünü temin etmekle, mimarideki son şeklini Osmanlı mimarları vermiştir. Abanma ve taşımadaki problemlere rasyonel çözümleri de Osmanlı mimarisi getirmiştir. Türk mimarisi, ana mekânda geometrik ve köşeli, üst yapıda kubbeye uygun olarak dairevi ve kürevi geçiş unsurlarını anlayış içinde tatbik etmiş mekan içindeki dayanakları görünür hale getirdiği gibi dış payanda sistemi ile kubbe ağırlığını toprağa kadar götüren kademeli teşkilatı gerçekleştirmiştir.
Mimarimizde en üst noktayı teşkil eden ve klasik devir mimarisinin bir sentezi olan Mimar Sinan, kubbe inşasında da bazı yenilikler getirmiştir. Erken devirdeki Türk üçgenleri ve bunu takip eden sarkıtlarla süslü pandantiflerin yerine, kubbeye geçişte daha yumuşak olan trompları kullanmıştır.
Kubbe, mimaride evreni temsil eden bir simgedir. Tüm inanç sistemlerinde bu sebep ile dini yapıların çoğunda kubbesel örtü sistemleri tercih edilmiştir.
Pazırık halısı, figür ve nakış, teknik ve sanat anlayışı bakımından oldukça zengin olması münasebetiyle, rahatlıkla eski çağın en değerli sanat eserleriyle karşılaştırılabilir. Pazırık halısı olarak tanınan halı, dünyanın bilinen ilk halısı dır.
1949 yılında Altay Dağı'nın eteklerindeki Pazırık bölgesinde buzullar arasında kalmış bir kurganda bulundu. M.Ö. IV. – V. yüzyıllara, günümüzden yaklaşık 2500 yıl öncesine tarihleniyor. 183x196 cm. ölçülerinde, 3.58 m2'lik bu eşsiz halının atkı ve çözgüleri yün. Gördes düğümü yani Türk düğümü ile kırmızı, küf yeşili, kahverengi ve sarı renklerle dokunmuş halının üzerinde merkezde 24 kareden oluşan bir desen yer alır, bu karelerin ortalarında palmet motifi olarak bilinen ve günümüze kadar çok yaygın kullanılan soyut motiflerinin ilk örnekleri görülür.