Köyün Sessizliğindeki Tefekkür
Çocukluğu köyde geçmiş, tatil dendiğinde aklına farklı bir alternatif gelmeyen biri için "köy" kavramı çok fazla anlam teşkil eder. Samimiyet, huzur, aile, babaanne, dede, hatıra, çocukluk diye diye listeyi uzun uzadıya ilerletebiliriz. Ama içlerinde öyle bir kelime var ki yaşamın amacını, benliğimizi, insanlığımızı bize tekrar tekrar, olabilecek en güzel haliyle hatırlatır. Evet, tefekkür nimetini doyasıya yaşayabileceğimiz nadide yerlerden biridir köylerimiz...
Giriş Tarihi: 04.08.2023
18:53
Güncelleme Tarihi: 04.08.2023
23:22
🔹 Köy yaşamında çoğunlukla geçim bilindiği gibi tarım ve hayvancılıkla sağlanır ama asıl merkezde olan tarımdır . Neolitik Çağ olarak adlanlandırdığımız dönemde insanlar toprağı işlemeyi öğrenmiş, tahıl ve sebzeler yetiştirdikten sonra hayvancılığa geçme pratiğini edinmişler. Böyle böyle yerleşik topluluklar kurulmaya başlanmış ve antik uygarlıklar oluşmuş.
Neolitik Çağ nedir?
M.Ö. 10000 - M.Ö. 2200 yılları arasında süren dönem, seramik sanatının başladığı devirdir.
🔹 Bu iki geçim kaynağı Selçuklu ve Osmanlı döneminde de hayatın önemli bir parçasıydı. Selçuklular köyleri, verimli arazilere yakın yerlere, genellikle sıcak iklimlere ve tarıma elverişli bölgelere kurdular. Bu nedenle genel olarak tarım ile geçindiler. Tarlalarda buğday, arpa, pamuk ve diğer tahılların yanı sıra sebzeler ve meyveler yetiştirdiler. Türk ve İslam kültürünü Anadolu'ya ve Orta Doğu'ya yaydılar. Osmanlılar da fethettikleri topraklarda geleneksel köy yapılanmalarının birçoğunu korudular.
Tabi sanayi devrimiyle birlikte tarım teknolojileri ve endüstriyel üretim arttı. Bu durum, köy yaşamından şehirlere olan göçün hızlanmasına yol açtı ve kırsal nüfus azaldı.
TÜRK EVİNİN COĞRAFYASI VE OSMANLI KONUTLARI
🔹 Asıl anlatmak istediğimiz konuysa köyleri manevi yönden ele alarak, aslında birer tefekkür nimeti olduklarını vurgulamak. Genellikle doğal ve kırsal alanlarda yer aldığı için köyde yaşayan insanlar, doğa ile daha yakın bir temasa sahip. Doğanın güzellikleri; yeşili, mavisi, temiz hava ve sessizlik , şehirlerin hızlı temposuna göre daha yavaş ve sakin bir yaşam, stresi ortadan kaldırdığı gibi durup soluklanmaya, nefes almaya, düşünmeye kat kat yardımcı olur.
🔹 Buralarda insan sayısı sınırlı olduğu için herkes birbirini tanıdığından komşuluk ilişkileri daha sıcak ve samimidir. Yardım etme, paylaşım, adil davranma, hasbihal daha samimi şekilde ilerler. Bu da insanları toprağa, öze daha çok bağlar. Öze bağlılık modern ve ruhsuz yapıların içinde insanların aklına çok da gelebilen bir kavram değil. Buralarda ezan sesi duyulduğunda, durur, ne yapıyorsanız bırakır ve Allah'ın (CC) davetini dinlersiniz. Bilmem kaç katlı rezidansta otururken bunu yapmak sizce ne kadar mümkün?
🔹 Tüm bunlar ortaya güzel bir hasletin idrakini çıkarıyor bizce: Tefekkürün ... Yemyeşil bir iklime bakarken hayretler içerisinde kalıyorsunuz. Aklınız ermiyor bu kadar güzel nimetin içinde yaşamaya nasıl seçildiğimiz, neden seçildiğimiz. Ne yaptık da gözlerimiz, bedenimiz, kulağımız bu güzellikleri görmeyi, sessizliği duymayı hak etti, sormadık...
SINIRLI DÜNYADA SONSUZLUĞU İDRAK: HAMD, ŞÜKÜR VE DİNDARLIK
Mesajın güzelliği altında ezilmek
🔹 Düşünsenize şehirlerin pis kokusundan, çevre kirliliğinden, zararlı yiyecekler den uzak tutuluyorsunuz. Bahçenizden aldığınız besinlerle yaşamınızı sağlıklı şekilde ilerletiyorsunuz. Bu da daha dinç bünyeler demek oluyor. Akşam olduğunda iki kap yemek yapmaya zorlananlar mı; tek korkusu namazı vaktinde kılamamak olanlar mı daha şanslı?
🔹 Eskiden teknolojik kısıtlamalar, hizmetlerin yetersizliği ya da genç nüfusun iş bulamaması gibi sebeplerle göçler gerçekleşse de günümüzde artık ekmeğini taştan, topraktan çıkaran bir nesil gelmeye başlıyor. Hem de teknolojik imkanların yardımıyla... Köy yaşamını teşvik eden destekler ile birçok gencimiz hem doğup büyüdüğü yerleri terk etmiyor hem de özünü hatırlatan, ona yaşamı bahşeden Rabbinin verdiği nimetlerle gönül huzuruyla tefekkür edebiliyor.
🔹 Çok uzaklarda örnek aramaya gerek yok, ne diyor Rabbimiz Rum suresi 41 ve 48. ayette;
"İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor." - 41
"Bulutları harekete geçirsin diye rüzgârları gönderen Allah'tır. Sonra O, bulutları gökyüzünde dilediği gibi yayar, bazan da parçalara ayırır; nihayet içinden yağmurun çıktığını görürsün. Onu dilediği kullarının üzerine yağdırınca da o kullar sevince boğulurlar." - 48
Mesajın güzelliği altında siz de ezilmiyor musunuz?
RUM SURESİNİ OKUMAK VE MEALİNİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Yaşamımızı Allah'ın (CC) rızasına uygun olarak sürdürmeyi nasıl başaracağız?
🔹 Allah Teala , bizlere 'yeryüzündeki nimetlerin helâl ve temiz olanlarından yiyin' derken haram kılınan şeylerin peşinden gitmemeyi hiç düşünmüyoruz. Ya da 'komşuna, akrabana kötülüğe karşılık kötülük yapma' derken hiç idrak edemiyoruz, iyiliğe iyilikle kötülüğe de iyilikle yaklaşmamız gerektiğini. Geceyi gündüzü örtüp kapatan Allah Teala, 'düşünün bunlardaki ibretleri' derken bizlere, oturup düşünmüyoruz sabah, sağ olarak uyanma hediyesini. O zaman yaşamımızı Allah'ın (CC) rızasına uygun olarak sürdürmeyi nasıl başaracağız?
Durup, düşünerek, tefekkür ederek.
🔹 Günde beş dakika bile düşünmeye adasak kendimizi, bu huzurun mislinin yaşanmasına vesile olur. İşte bu yüzden tefekkürün kalelerinden biridir köylerimiz , doğum büyüdüğümüz meskenlerimiz . Doğada bir kez dahi olsa gözlerinizi kapatıp, şöyle bir durup sessizliği dinlediyseniz; bitkilerin ve ağaçların Allah'a (CC) secde ettiğini hissedebilirdiniz. Rabbimiz bize bitkilerin ruhsuz, duygusuz, cansız ve amaçsız varlıklar olmadığını hatırlatır bu nimetleriyle.
Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV), hacıların telbiyelerine etrafta bulunan ağaçların da eşlik ettiğini bildirmiş, müezzinin sesini işiten herkesin yanında ağaçların da kıyamet gününde müezzin lehinde şehâdette bulunacağını haber vermiştir.
DİNAMİK MEDENİYETİN YÜKSEK UNSURU: TEFEKKÜR
Tefekkür etme sürecine nasıl gerçekleştireceğiz?
Peki tefekkür etme sürecini nasıl gerçekleştireceğiz?
Kavurucu güneşin beş saniye sonrasından gelen sağanak yağışa, mevsim değişikliklerine, doğanın döngüsüne hayranlıkla bakarak; baharın gelişini, tarlalara ekilen tohumların filizlenmesini, hasat zamanını sevinçle bekleyerek yaşayacağız tefekkürü... Güveneceğiz toprağımıza, şükredeceğiz bugün de karnımızı doyurduğu için... Kavgaya, gürültüye karışmadan sadece kendi halimizde yaşayacağız. Gün batımını kaçırmayacağız mesela, bizi akşamüstü öyle güzel düşüncelere sevk eder ki etrafın kızıllığı, işte o zaman anlayacağız başımızı rahatça yastığa götürebilmenin önemini. Hasbihal edeceğiz bol bol, büyüklerimizle ve tabi küçüklerimizle, örnek alacağız cümlelerinden... Yaşamımıza sağlık katan her şeyi koruyacağız. Çevremizi koruma bilinciyle doğal çevreyle sürekli etkileşim içinde olacağız. sessizliğin içinde huzuru daha iyi anlamaya çalışacağız. Tüm bunlardan sonra derin bir huzurla tevekkül edeceğiz. 🔹 Bu kadar basit ve mükemmel bir döngü aslında.
TEFEKKÜR NEDİR, NASIL YAPILIR?