Köyün Sessizliğindeki Tefekkür
Çocukluğu köyde geçmiş, tatil dendiğinde aklına farklı bir alternatif gelmeyen biri için "köy" kavramı çok fazla anlam teşkil eder. Samimiyet, huzur, aile, babaanne, dede, hatıra, çocukluk diye diye listeyi uzun uzadıya ilerletebiliriz. Ama içlerinde öyle bir kelime var ki yaşamın amacını, benliğimizi, insanlığımızı bize tekrar tekrar, olabilecek en güzel haliyle hatırlatır. Evet, tefekkür nimetini doyasıya yaşayabileceğimiz nadide yerlerden biridir köylerimiz...
Giriş Tarihi: 04.08.2023
18:53
Güncelleme Tarihi: 04.08.2023
23:22
Yaşamımızı Allah'ın (CC) rızasına uygun olarak sürdürmeyi nasıl başaracağız?
🔹 Allah Teala , bizlere 'yeryüzündeki nimetlerin helâl ve temiz olanlarından yiyin' derken haram kılınan şeylerin peşinden gitmemeyi hiç düşünmüyoruz. Ya da 'komşuna, akrabana kötülüğe karşılık kötülük yapma' derken hiç idrak edemiyoruz, iyiliğe iyilikle kötülüğe de iyilikle yaklaşmamız gerektiğini. Geceyi gündüzü örtüp kapatan Allah Teala, 'düşünün bunlardaki ibretleri' derken bizlere, oturup düşünmüyoruz sabah, sağ olarak uyanma hediyesini. O zaman yaşamımızı Allah'ın (CC) rızasına uygun olarak sürdürmeyi nasıl başaracağız?
Durup, düşünerek, tefekkür ederek.
🔹 Günde beş dakika bile düşünmeye adasak kendimizi, bu huzurun mislinin yaşanmasına vesile olur. İşte bu yüzden tefekkürün kalelerinden biridir köylerimiz , doğum büyüdüğümüz meskenlerimiz . Doğada bir kez dahi olsa gözlerinizi kapatıp, şöyle bir durup sessizliği dinlediyseniz; bitkilerin ve ağaçların Allah'a (CC) secde ettiğini hissedebilirdiniz. Rabbimiz bize bitkilerin ruhsuz, duygusuz, cansız ve amaçsız varlıklar olmadığını hatırlatır bu nimetleriyle.
Nitekim Peygamber Efendimiz (SAV), hacıların telbiyelerine etrafta bulunan ağaçların da eşlik ettiğini bildirmiş, müezzinin sesini işiten herkesin yanında ağaçların da kıyamet gününde müezzin lehinde şehâdette bulunacağını haber vermiştir.
DİNAMİK MEDENİYETİN YÜKSEK UNSURU: TEFEKKÜR
Tefekkür etme sürecine nasıl gerçekleştireceğiz?
Peki tefekkür etme sürecini nasıl gerçekleştireceğiz?
Kavurucu güneşin beş saniye sonrasından gelen sağanak yağışa, mevsim değişikliklerine, doğanın döngüsüne hayranlıkla bakarak; baharın gelişini, tarlalara ekilen tohumların filizlenmesini, hasat zamanını sevinçle bekleyerek yaşayacağız tefekkürü... Güveneceğiz toprağımıza, şükredeceğiz bugün de karnımızı doyurduğu için... Kavgaya, gürültüye karışmadan sadece kendi halimizde yaşayacağız. Gün batımını kaçırmayacağız mesela, bizi akşamüstü öyle güzel düşüncelere sevk eder ki etrafın kızıllığı, işte o zaman anlayacağız başımızı rahatça yastığa götürebilmenin önemini. Hasbihal edeceğiz bol bol, büyüklerimizle ve tabi küçüklerimizle, örnek alacağız cümlelerinden... Yaşamımıza sağlık katan her şeyi koruyacağız. Çevremizi koruma bilinciyle doğal çevreyle sürekli etkileşim içinde olacağız. sessizliğin içinde huzuru daha iyi anlamaya çalışacağız. Tüm bunlardan sonra derin bir huzurla tevekkül edeceğiz. 🔹 Bu kadar basit ve mükemmel bir döngü aslında.
TEFEKKÜR NEDİR, NASIL YAPILIR?
Canlı cansız tüm varlıklar insana emanet
🔹 Rabbimiz yeryüzündeki canlı, cansız varklıkları insanların hizmetine ve emanetine vermişken, insanoğlu olarak bize düşen görev, bu emanetlerin kadrini bilerek korumak tır. Bugün evimizi koruyan kapı, meyvesinden yararlanabildiğimiz yeşil ne varsa dünya hayatımızın vazgeçilmez nimetlerinden bizlere sunulan birer lütuftur .
🔹 Peygamberimiz (SAV) hicretten sonra, "Medine, haremdir. Bu sahanın ağacı kesilmez, burada bidat çıkarılmaz. Kim bu Medine haremi içinde bida't ortaya koyarsa, Allahın meleklerin ve bütün insanların laneti o kimse üzerine olsun." diyerek, bizlere güzel bir öğüt bırakmıştır.
(Buhârî, Fedâilu'l- Medine, 1, II, 220)
🔹 Sözlerimizi son bir idrak vesilesiyle kapatalım:
Hakkında Resûlullah'ın, "Ümmetimin bilgesidir." buyurduğu güzide sahâbî Ebu'd-Derdâ, bir gün Şam'da fidan dikmekteydi. Bu esnada yakınından geçmekte olan bir kişi, ağaç dikmesinin dünya hırsından ve dünya malına düşkünlüğünden kaynaklanan bir uğraş olduğunu zannetmiş olmalı ki onun bu durumunu garip karşıladı. Yaptığı işi küçümser bir eda ile "Allah Resûlü'nün (sav) arkadaşı olduğun hâlde sen de mi böyle yapıyorsun?" dedi. Ebu'd-Derdâ bu kişiye, "Hakkımda hemen hüküm vermeye kalkma! Zira ben, Allah Resûlü'nün (sav), şöyle buyurduğunu işittim: 'Her kim bir ağaç diker de ondan bir insan yahut Allah'ın yarattığı herhangi bir canlı yerse muhakkak bu, o kimse için bir sadaka olur.' diye cevap verdi.
Özge Özkul ozge.ozkul@fikriyat.com.tr