Kültürümüzden dünyaya armağan edilen hazine; lale
Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu, sosyal medya sayfasından "Türkiye'nin Otomobili"nin panjur ve ön tamponun bir bölümünü gösteren bir fotoğraf yayınladı. Bu fotoğrafta otomobilin panjur kısmında yer alan lale motifi dikkati çekti. Peki, lale yüzlerce yıllık kültürümüzde nasıl yer aldı?
Giriş Tarihi: 26.12.2019
15:35
Güncelleme Tarihi: 21.05.2020
06:52
SELİMİYE CAMİSİNİ SÜSLEYEN LALE
Pek çok camide kullanılan lale, Edirne Selimiye Camii'nde ters olarak işlendi. Bu ters lalenin işlenmesi ile ilgili halk arasında çeşitli rivayetler bulunur. Bunlar biri, Mimar Sinan'ın torunun vefatı üzerine işlenmesiydi. Mimar Sinan, Selimiye'yi yapmak için Edirne'ye geldiğinde, yanında 8-9 yaşlarındaki torunu Fatma'yı da getirdi. Torunu, bir süre sonra burada hastalanıp vefat etti. Mimar Sinan'da ona duyduğu hasret nedeniyle torununun türbesindeki mermer sandukaya ters lale bıraktı. Bu üzüntüyü gören çırağı da ustasının üzüntüsünü Selimiye'ye işledi.
Bir diğer rivayete göre lale buraya "hilal" lafzını ifade etmek için nakşedildi. Ebced hesabıyla aynı değeri vermesi ve tersten okunuşu hilalle aynı olması nedeniyle bu camideki ters lale, "hilâli düşürürseniz batarsınız " şeklinde de yorumlandı.
Taşradan geldi çemen mülkine bîgâne diyü
Devr-i gül sohbetine lâleyi iletmediler
(Necati)
Klasik şiirlerde lale, dağlarda yetişiyor olmasından dolayı taşralı olarak anıldı. Bu yüzden utangaç, usul erkân bilmez bir çiçek olarak zikredildi. Lale motifi, klasik edebiyatımızda ilk olarak Mevlânâ'nın şiirleriyle varlığını gösterdi. 14. yüzyıldan sonra da şekli, rengi gibi çeşitli özellikleriyle şiirimizde yer aldı. Öyle ki lale, bir döneme adını verdi.
Divan edebiyatında 16. yüzyıla kadar yabani ve taşralı bir çiçek olarak değerlendirilse de özellikle Lâle Devri'nden sonra şairlerin vazgeçemediği temalardan biri oldu.
Mazhar-ı ism-i celâl olmasa hakka lâle
Bulamazdı bu kadar rütbe-i vâlâ lâle
İzzet Ali Paşa
LALE İLE İLGİLİ KALEME ALINAN ESERLER
Osmanlı döneminde lâleye ilgi artınca onun hakkında pek çok sayıda eser de kaleme alındı. Bunlardan bazıları şunlardır: Defter-i Lâlezâr-ı İstanbul Ferâhengiz Ferahnâme, Hekim Mehmet Aşkî Karanfil Risâlesi- Uşşakî Efendi Lâlezar-ı Bağ-ı kadim (Lâle Risâlesi), Mehmed Remzi Efendi Lâlezâr-ı İbrahim, Reisülküttab Üçanbarlı Mehmed Efendi Mizânü'l-Ezhâr, Şeyh Mehmed Lâlezârî Netâyicü'l-Ezhâr, Mehmed bin Ahmedü'l-Ubeydî Risâle-i Esâmi-i Lâle, Ahmed Kâmil Efendi Şükûfe-nâme, Abdullah bin Mehmed Efendi Takvîm-i Ezhâr, Tabib Mehmed Aşkî Efendi Takvîmü'l-kibâr ve Miyârü'l-Ezhâr (Risâle-i Müfredât-ı Miyârü'lezhâr), Tabib Mehmed Aşkî Efendi Tezkîre-i Şükûfeciyân, Ubeydullah Efendi Tuhfetü'l-Ahbâb, Fennî Mehmed Efendi Tuhfetü'l-İhvân, Fennî Mehmed Çelebi Şükûfe-nâme, Urfalı Ademî Efendi Şükûfe-nâme, Abdullah Galatalı