Kurban Bayramı’nda Fikriyat ile ne okuyalım, ne dinleyelim, nereye gidelim?
Kurban, bir Müslümanın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir. "Fikriyat ile ne görelim, ne okuyalım, nereye gidelim?" başlığı altında Kurban Bayramı'nda değerlendirebileceğiniz birbirinden kıymetli tavsiyeleri sizlerle buluşturuyoruz. 2022 Kurban Bayramı'nda yakın tarihte kaybettiğimiz Sezai Karakoç'un kaleminden "Yitik Cennet"i okuyabilirsiniz. Ya da güneşli bayramın tadını çıkartarak yeni yolculuklara adım atabilirsiniz. Gelin sizler için hazırladığımız tavsiye listesine daha yakından bakalım.
Giriş Tarihi: 01.08.2020
08:46
Güncelleme Tarihi: 09.07.2022
12:49
ALLAH'A TESLİMİYETİN ZİRVESİ: HZ. İSMAİL
🔘 Hz. İbrahim'in (AS), yıllar geçmesine rağmen bir evladı olmamıştı. O, ellerini kaldırarak Rabbine şöyle dua ediyordu: "Ya Rabbi! Bana salihlerden olacak bir evlat ver!" (Sâffât 37/100) duasının üzerinden yıllar geçmiş, Hz. İbrahim'in hicreti Mısır'a kadar uzanmıştı.
🔘 Bir müddet burada kalan güzide insanlara Hacer isminde birisi daha katılmıştı. Bir rivayete göre o bir kral kızıydı. Başka bir rivayete göre ise Mısır'ın doğu illerinden koparılmış ve Mısır sarayına gönderilmiş bir cariye ydi. İşte bu cariye, İbrahim'in eşi olmakla şereflendi.
🔘 Bir süre sonra yüce Allah onlara bir çocuk nasip etti. Adını İsmail koydular. Hz. İsmail'in (AS) doğumundan sonra Hz. İbrahim'in (AS) eşi Sare, ona Hacer'le İsmail'i başka bir yere götürmesini söyledi.
🔘 Hz. İbrahim(AS), Allah'ın izniyle Hacer'i ve İsmail'i yanına alarak yola çıktı. Günlerce yürüyerek ovalardan, tepelerden, ıssız çöllerden geçtiler. Mekke yakınlarına kadar geldiler. O sırada İsmail iki yaşında idi.
🔘 Sonunda bugün Kâbe'nin bulunduğu yere vardılar ve bir ağacın altında durdular. Etrafta kimse yoktu. Hz. İbrahim (AS) ana ile oğulun yanına biraz yiyecek ve su bıraktıktan sonra oradan uzaklaştı.
"Ey Rabbimiz! Ailemden bir kısmını, senin hürmetli evinin yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Namazlarını beytinin huzurunda dosdoğru kılsınlar diye. Ey Rabbimiz! Sen de insanlardan mümin olanların gönüllerini onlara meylettir. Onları meyvelerle rızıklandır ki, onlar da nimetlerinin kadrini bilip şükretsinler. Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki Sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Ne yerde ve ne gökte hiçbir şey Senden gizli kalmaz. "
(İbrahim 14/37-38)
Hacer Hz. İbrahim'in arkasından: "Bizi bu ıssız yere bırakıp nereye gidiyorsun? Biz bu dağ başında ne yaparız, nasıl yaşarız?" diye bağırmıştı. Bir süre sonra Hz. Hacer şöyle seslendi: "Yoksa bizi buraya bırakmanı Allah mı emretti?" O zaman Hz. İbrahim döndü ve şöyle dedi "Evet, Yüce Allah emretti." Bunun üzerine Hz. Hacer "Öyle ise Allah bize yeter. O bizi korur, bizi besler." dedi.
🔘 Artık Hz. İsmail (AS) de büyümüş, koca bir delikanlı olmuştu. Hz. İbrahim (AS), bir gün Mekke'de rüya gördü. Rüyasında oğlu İsmail'i Allah'a kurban ediyordu. Önce bu rüyasının doğruluğundan şüphe etti.
🔘 Ancak aynı rüyayı daha sonraki gecelerde de görünce bunun Rabbimizden gelen bir emir olduğunu anladı. Yüce Allah, Hz. İbrahim'i (AS) çok ağır bir sınava çekiyordu. Oğluna ip ve bıçak almasını, birlikte dağa çıkıp odun getireceklerini söyledi.
🔘 İsmail ip, balta ve bıçak aldı. Hazırlıklarını gördüler. Beraberce yola çıktılar. Babası, İsmail'e yaklaştı ve şöyle dedi: "Ey yavrucuğum, seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Buna ne dersin?" İbrahim (a.s)'e teslimiyet abidesi bir oğul verilmişti. Babasına: "Ey babacığım, ne emrolunuyorsan yap! Sen, beni inşallah sabredenlerden bulacaksın" dedi. (Sâffât 37/102)
🔘 Peygamberlerin rüyaları da bir tür vahiydir. Konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (SAV) şöyle buyurur: "Peygamberlerin gözleri uyur, fakat kalpleri uyumaz." Hz. İbrahim, Hz. İsmail'i alıp Mina'da kurban edeceği yere götürdü.
🔘 Ve çocuğunun ellerini ayaklarını bağlayıp şakağı üzere yatırdı. Daha sonra Hz. İbrahim (AS), oğlunun gözlerini bağladı. Onu kurban etmek üzere sağ yanının üzerine yatırdı. Bıçağını çekti. Oğlunun boğazına sürdü.
🔘 Fakat bıçak kesmemişti. Hz. İsmail (AS), babasına kendisini yüz üstü döndürmesini ve yüzünü görmemesini söyledi. Sanıyordu ki babası onun yüzünü gördüğü için dayanamıyor ve bıçağı bastıramıyordu.
🔘 Hz. İbrahim (AS), oğlunun dediğini yaptı. Onu yüzüstü döndürdü ve bıçağını bir kere daha sürse de bıçak yine kesmedi. Hz. İbrahim'in ve İsmail'in bu samimi teslimiyetleri ve itaatleri Rabbimiz tarafından kabul gördü. Ve onlara şöyle seslenildi:
"Ey İbrahim! Gerçekten rüyanı doğrulayıp onayladın. Biz iyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır. " (Sâffât 37/103-106)
Her ikisi de Allah'ın bu teslimiyet imtihanını kazandı. Buna karşılık Allah onlara katından Cebrail ile bir kurban gönderdi.
Hz. İbrahim ve oğlu İsmail'in büyük imtihanı
🔘 Kurban ibadetini takva şuuru ve teslimiyet duygusuyla ifa eden bir kul, maddi anlamda bir fedakârlıkta bulunarak yaptığı bu ibadetiyle, önce gönlünde bir sürûr ve sevinç bulacak; evinde bir huzur iklimini teneffüs edecektir.
🔘 Kurban için harcadığı paraya gelince hiç şüphesiz o da rızkına bolluk-bereket olarak yansıyacaktır. "Günahların affedilmesine vesile olması" ise bir kul için dünya ve ahirette onun en büyük kazancı olacaktır.
🔘 Ayet ve hadislerdeki bu emir ve tavsiyelerden sonra biz müminlere düşen, İslam'ın en önemli şiarlarından biri olan bu ibadeti önemseyerek ve hassasiyet göstererek yerine getirmeye çalışmak ve "Allah'ım! Namazım da kurbanım da hepsi Senin içindir" diyebilmek ve sözlerimizi şu niyazla bitirmektir: "Allah'ım! Halil'in Hz.İbrahim'den ve Habib'in Hz.Muhammed'den, en güzel şekilde kabul ettiğin gibi, benim de kurbanımı, benden salih bir amel olarak kabul buyur."
Mehmet Emin Ay'ın "İsmail'in, bıçağın altından kurtuluşuna sevinmektir, bayram" isimli yazısının tamamını okumak için tıklayın
Nafile ibadet
🔘 Bir bağlayıcılığı olmayan ibadetler manasna gelen gelen nafile , kulun isteyerek Hak Teala'ya ziyade biçimde ibadet te bulunmasıdır.
🔘 Sevap kazanılması umularak gerçekleştirilen nafile ibadetler için belli bir vakit yoktur. Müslümanlar bir rahmet ve bağışlanma günleri olan bayramlarda Yüce Allah'ı (CC) çokça zikrederler ve nafile ibadette bulunurlar.