Lady Montagu, Osmanlı'daki aşıyı Batı'ya nasıl tanıttı?
Lady Montagu'nun İstanbul'a dair hatıralarını yazan nadir kadın seyyahlardan biri olduğunu biliyor muydunuz? Osmanlı'ya yaptığı bu seyahat Avrupa'da büyük yankı uyandırmıştı. Ayrıca Osmanlı'da yaygın bir şekilde kullanılan çiçek aşısını, Avrupa'ya tanıtmış ve Lady Mary Montagu'un küçük oğlu da çiçek aşısı yapılan ilk İngiliz olarak tarihe geçmişti.
Giriş Tarihi: 21.08.2019
09:35
Güncelleme Tarihi: 21.08.2019
10:21
Çocuklar aşılama olayından sonra oyunlarına devam edebiliyorlar. Biraz ateş yapıyor, bir iki gün yataktan çıkamıyorsunuz o kadar. Hele bir hafta geçtikten sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi dipdiri ayağa kalkıyorsunuz.
Hasta yattığınız süre içinde, iğnenin batırıldığı yerde bir küçük yara meydana geliyor ve akıntı yapıyor. Binlerce kişi bu şekilde aşı yaptırarak bu korkunç hastalıktan korunuyorlar.
Fransız Elçisi, bu insanların, tıpkı bizde kaplıcaya gider gibi çiçek aşısı yaptırdıklarını söyledi ki çok doğru. Aşı yaptırıp da ölen hiç yok. Bu ameliyatın tehlikesiz olduğuna sizi inandırmak için şu kadarını söyleyeyim ki, küçük oğlumu aşılattım. Çiçek aşısını bizde, İngiltere'de yaymak için çalışmanın çok vatanseverce bir hareket olduğu inancındayım."
LADY’NİN DOĞU SEYAHATİ AVRUPA’DA İLGİ UYANDIRDI
Lady Montagu, bir sene kadar kaldığı İstanbul'dan Londra'ya sayısız anı ve zengin anekdotlarla döner. Gördüklerini en ince ayrıntısıyla hatırladığı Doğu seyahati epey ilgi gördü.
İstanbul'da yaşadığı tecrübelerini ve gözlemlerini yargısız, doğru bilgi vermeye çalışarak anlattığı mektuplar, Lady Montagu'nun ölümünden sonra 1793 yılında bir araya getirilerek yayınlanır.
DÜNYANIN EN HÜR İNSANLARI
"Dünyanın bütün kadınlarından en hür yaşayan Türk kadınlarının esaretine acıdıklarını görmek bana tuhaf geliyor. Artık bu sözlerim üzerine, Türk kadınlarının her halde fikirli, nazik ve bizim kadar hür olduklarına inanabilirsiniz.
Bir kişinin on kişiyi birden dövmeyi veya bir hükümdarın on krallığı birden mükemmelen idare etmesi mümkün olmadığı gibi, on çeşit dili aynı mükemmellikte öğrenmek de imkânsız. Sonunda hiçbir dil öğrenemeyeceğim."
ON KRALLIĞIN DİLİNİ BARINDIRAN ŞEHİR
Bulunduğum yer Babil Kulesi'ne benziyor. Beyoğlu'nda Türkçe, Rumca, İbranice, Ermenice, Arapça, Acemce, Rusça, İslavca, Slavca, Ulahça, Almanca, Flemenkçe, Fransızca, İngiltere, İtalyanca ve Macarca konuşuluyor.
Subaylar Arap, oda hizmetimi yapan kızlar Rus, uşaklar İngiliz, Fransız ve Alman, çocuğumun süt annesi Ermeni, yarım düzine de Rum hizmetçim var. Yemek müdürü İtalyan, yeniçeriler Türk.
Adamların arasında devamlı olarak kulaklarıma gelen sesler garip bir tesir yapıyor.
LADY MONTAGU’YU HAYRETE DÜŞÜREN DURUM
Okuma yazma bilmedikleri halde bu çeşitli dilleri öğreniyorlar. Buradaki kadın, erkek hatta çocuklar arasında aynı kelimeyi beş-altı lehçe ile söylemeyecek olanına rastlanılmaz.
Üç-dört yaşında çocuklar bile İtalyanca, Fransızca, Rumca, Türkçe ve Rusça konuşanlar var.