Medeniyetleri buluşturan kadim şehir
Mezopotamya ve Anadolu medeniyetleri arasında köprü görevi gören kadim şehir Diyarbakır, sahip olduğu eski kaleler, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ndeki değerleriyle adeta bir açık hava müzesidir.
Giriş Tarihi: 24.05.2018
16:20
Güncelleme Tarihi: 24.05.2018
17:28
Diyarbakır Surları, dünyanın en yüksek kalelerinden biridir. İlk olarak M.Ö 3000 yıllarında Huriler tarafından inşa edildiği düşünülen 82 burç (Kale) ile şehri içine aldı, onlarca medeniyetin elinden yükseldi.
Medeniyet dinlerini, dillerini, kültürlerini, anılarını bu surlar üzerindeki kitabelere, silah, hayvan (çift başlı kartal, kaplan, boğa) ve güneş motif ve kabartmalarıyla işledi. Şehri çepeçevre kuşatan ve yukarından bakıldığında kalkan balığı görünümüne sahip olan bu surlar, İç ve Dış Kale olarak iki ayrı yapı olarak ayrılır.
Hz. Ömer döneminde, Diyarbakır'a hâkim olan Müslüman Araplar tarafından 639 yılında inşa edilerek camiye dönüştürülen Ulu Cami, Anadolu'nun en eski camilerinden. Zamanında şehir merkezindeki en büyük mabet olan Martoma Kilisesi'nin bulunduğu yere inşa edilen cami, Mekke, Medine, Kudüs ve Şam'da bulunan camilerden sonra İslam âleminin 5'inci Haremi Şerif'i olarak kabul edilir. Benzerliğinden dolayı ünlü Şam Emeviye Cami'nin Anadolu'daki yansıması olarak kabul edilir. Farklı dönemlerde eklenen çeşitli yapılar ve onarımlarla bugünkü şeklini aldı Ulu Cami, Hanefiler ve Şafiler Bölümü, Doğu ve Batı Maksuresi büyük avlusu, 3 ayrı giriş kapısı, Mesudiye ve Zinciriye medresesi, yaklaşık 900 yıllı güneş saati ile eşi benzeri bulunmaz bir yapıdır.
Ulu Cami Külliyesi'ni ünlü seyyah Evliya Çelebi "Seyahatname" adlı eserinde 'Cami-i Kebir' olarak tanımladığı Diyarbakır Ulu Cami'yi övgüyle anlatır: "Şehrin ortasında eski mabed, Büyük cami, Diyarbekir'in yüzsuyu. Müverrihler birliktirler ki bu eski ibadet yeri, ta Hazret-i Musa zamanında yapılmıştır. Bahçe sütunlarının sağ tarafında bir sütun üzerinde İbranice tarihi vardır. Kale her kimin eline geçmiş ise, yine bu mabed, mabed olarak kalmıştır."