Mehmet Akif'in bestelenen şiirleri
İslam ve vatan aşığı, İstiklal Marşı'nın güftekarı Mehmet Akif Ersoy'un bütün hayatı mücadelelerle geçti. O aynı zamanda bir ıstırabın, hüznün ve faziletin yansıtıcısıydı. Milli Mütareke döneminde kurtuluş hareketlerine destek veren Mehmet Akif, millî şiirimizin dizelerine imzasını attı. Osmanlı'nın sancılı dönemlerinde insanlara kucak açarak onları birliğe, beraberliğe çağırdı. Mehmet Akif Ersoy'un eserleri yaşarken olduğu gibi vefatından sonra da pek çok bestekar tarafından bestelendi. Sizler için Mehmet Akif'in bestelenen şiirlerini derledik.
Giriş Tarihi: 20.12.2019
16:49
Güncelleme Tarihi: 20.12.2021
12:33
Safahat'ın yedinci kitabında yer alan "Gece" şiiri Şerif İşli tarafından Hüseynî makamında bestelendi.
Ezelden âşinânım ben, ezelden hem zebanımsın Beraber ahde bağlandık ne olsan yâr-i canımsın Ne olsan zerrenim, kalbimde hâlâ çarpar esrârın Gel ey cânan, gel ey cân, kalmasın ferdaya dîdârın
Mehmet Akif, Cenk Marşı'nı Balkan Harbi sırasında yazdı. Safahat'a almadığı bu şiiri, Balkan Harbi'ne giden kahraman askerlerimize ithaf etti.
Mustafa Cahit Atasoy tarafından rast makamında bestelendi.
Yurdunu Allâh'a bırak, çık yola: Cenge!" deyip çık ki vatan kurtula. Böyle müyesser mi gazâ her kula? Haydi, levend asker, uğurlar ola!
Ey sürüden arkaya kalmış yiğit! Arkadaşın gitti, yetiş, sen de git. Bak ne diyor, cedd-i şehîdin, işit: Durma git evlâdım, uğurlar ola!
Durma git evlâdım, açıktır yolun... Cenge sıvansın o bükülmez kolun; Süngünü tak, ön safa geçmiş bulun, Uğrun açık olsun, uğurlar ola!
Yerleri yırtan sel olup taşmalı! Dağ demeyip, taş demeyip aşmalı! Sendeki coşkunluğa el şaşmalı! Haydi git evlâdım, uğurlar ola!
Yükselerek kuş gibi Balkanlar'a, Öyle satır at ki kuduz Bulgar'a: Bir daha Osmanlı'ya güç sırtara! Git de gel evlâdım, uğurlar ola.
Düşmana çiğnetme bu toprakları; Haydi kılıçtan geçir alçakları! Leş gibi yatsın kara bayrakları! Kahraman evlâdım, uğurlar ola
Safahat'ın Yedinci Kitabı "Gölgeler" deki "Yeis Yok" şiirinin son beyti olan
Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete râm ol... Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.
Ali Ulvi Kurucu'nun:
Allâh'a dayan, gâyene tevfikini versin, Kur'ân'a sarılmazsan eğer ye'se düşersin."
beyiti de ilâve edilerek Ali Kemal Belviranlı tarafından rast makamında bestelendi.
Safahat'ın yedinci bölümünde yer alan kırk dört mısralık Bir Arıza şiirinin on beş mısrası bestelendi. Prens Abbas Halîm Paşa'ya mektup tarzında yazılan eser yine Ali Nihat Karamemişoğlu tarafından bestelendi.
Bir kerre suâl eyle ki ruhsat ne zamandır Dağ olsa bile eyleyemez hicre tahammül Taş olsa erir âteş-i hasret ne zamandır
Gel gel işve-bâzım gel gel gel dil-nevâzım Yâr yâr gel serv-i nâzım dost dost gel çâre sâzım
Genel Kurmay'ın Milli Eğitim Bakanlığına müracaat ederek "savaşımızın manasını anlatacak bir marş" istemesi üzerine gazetelere ilan verilerek bir müsabaka açıldı. Mehmet Akif, milli marş için bir yarışma ve ödül olması fikrinden hoşlanmadığından dolayı yarışmaya katılmak istemedi.
Yarışmayanın son tarihi olan 23 Aralık 1920'ye kadar gönderilen, hatta bu tarihten sonra dahi gönderilen toplam 724 eser değerlendirildiği halde, marş olarak kabul edilecek bir eser seçilemedi. Bunun üzerine Maarif Bakanı Hamdullah Suphi Bey ve Mehmet Akif'in dostu Hasan Basri Bey onun yarışmaya katılmasını istedi.
Şiir on gün içerisinde tamamlandı ve 17 Şubat 1921 tarihinde Sebilürreşad dergisinin ilk sayfasında "Kahraman Ordumuza" ithafıyla yayımlandı. Ankara'da Tâceddin Dergâhı'nda yazılan şiir, 12 Mart 1921 tarihli toplantısında millî marş olarak kabul edildi.