Milli benliğimize sahip çıkan isimler
Kültür, bir milletin var oluşunun en somut göstergesi, dünden bugüne gelişinin otobiyografisidir. Kültürü var eden insan, kimi zaman onu çeşitlendirdi kimi zaman da başka yöne çevirdi. Bilhassa yakın tarihimizde geleneksel kültürümüze karşı yok etme çalışması yapıldı. Kültürümüzden sanatlarımıza birçok alan ihmal edildi, görmezden gelindi, başkalaştırıldı veya yok edilmeye çalışıldı. Bunun farkında olup geleneksel kültürümüze ve milli benliğimize sahip çıkan isimler de oldu. İşte, kültürümüzün müteşekkir olacağı o isimler…
Giriş Tarihi: 26.01.2019
14:23
Güncelleme Tarihi: 26.01.2019
15:49
"Gözden düştüğü yıllarda hat sanatını devam ettirdi."
Hamid Aytaç, dünyaca ünlü Diyarbakırlı hattat. O zamanki adı Âmid olan Hamid Aytaç, 1891 yılında Diyarbakır'da doğdu. Asıl adı Şeyh Musa Azmi'dir. Bu yüzden "Azmi" imzalı yazıları vardır. Hamid mahlası'yla tanınmaktadır. Yurtdışında 'Hamid Al Amidi' olarak da tanınır. Başta Mısır ve Irak olmak üzere dünyanın birçok yerinde yazıları vardır. Babası, Müstakimzâde'nin Tuhfe'sinde adı geçen hattat Âdem-i Âmidî'nin torunlarından Zülfikar Ağa, annesi Müntehâ Hanım'dır. 18 Mayıs 1982 yılında vefat etti.
Hamid Aytaç, Cumhuriyet dönemine intikal eden önemli Osmanlı hattatlarının başında yer alır. Ancak cumhuriyet döneminde eski yazı kısa bir sürede geçerlikten kaldırılınca en önemli sanat geleneklerinden biri olan hat sanatı da beraberinde ortada kalır. Bir sanat olmanın yanında bir meslek de olan hattatlığın artık geçersiz kalması nedeniyle hattatların büyük çoğunluğu bu mesleği bırakmak zorunda kalırken, kamışını terk etmeyi reddeden bir avuç hattat arasında Hamid Aytaç da vardır. Aytaç çok sevdiği sanatını sürdürmekte diretirken geçimini matbaacılık, kartvizit ve etiket yaparak sağlar. Bu sanatın artık gözden düştüğü ve devrin ideolojik akımı gereği hor görüldüğü günlerde Aytaç ve benzeri birkaç sebatkâr hattat bu estetik ve kültürel değerimizi dar bir meraklı kitlesine seslenerek de olsa devam ettirerek geleneği ayakta tutarlar. Toplumun giderek azalan merakı dolayısıyla Aytaç da o dönem diğerleri gibi yeterince ilgi görmez. Hat sanatının yaşatılmasına büyük emek veren usta hattat 1982'de vefat ettiğinde arkasında bir hayli eser ve talebe bırakır. Naaşı ancak 15 yıl sonra bakımsız ve isimsiz mezarından alınarak efsanevi hat üstadı Şeyh Hamdullah'ın yakınına defnedilerek hak ettiği itibar ölümünden sonra gösterilir.
"Gençliğin din eğitiminin, imam hatiplerin öncüsü"
Celaleddin Ökten, asıl adı Mahmut Celâlettin (Ökten) olup Trabzon'da doğdu. Baba tarafından Gürcüzâdeler olarak bilinen, dinî ilimler alanında isim yapmış köklü bir aileye mensuptur. Dört yaşında iken babası Sâlih Zihni Efendi'nin, kısa bir süre sonra da annesi Güller Hanım'ın vefatı üzerine babaannesinin himayesinde büyüdü. Darülfünun Edebiyat Şubesinden 1911'de mezun olan Celaleddin Ökten, bunun ardından İstanbul'da öğretmen olarak görev yapmaya başladı. İlmi bilgisi ve olgun kişiliği sayesinde kısa zamanda "Celal Hoca" unvanıyla anılmaya başlanan Celaleddin Ökten, kentin çeşitli okullarında edebiyat, felsefe ve mantık dersleri verdi. Celâl Hoca 21 Kasım 1961'de vefat etti, Edirnekapı (Sakızağacı) Şehitliği'ndeki aile kabristanına defnedildi. Oğlu Sadettin Ökten halen Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nde öğretim üyesidir.
1882'de doğan Celaleddin Ökten öğretmen olarak edebiyat, mantık ve felsefe dersleri verdi. Ancak onu asıl hafızalara kazıyan hizmeti ömrü boyunca uğruna mücadele ettiği ve nihayetinde açılmalarına öncülük ettiği İmam Hatip Okulları oldu. Gençliğin eğitim sisteminde yeterli dinî eğitim alamadığı yılların sonunda 1949'da İstanbul'da açılan imam hatip kursunda yöneticilik yapan Ökten yetersiz gördüğü bu kursların yerine dinî eğitimi ağırlıklı olarak veren ortaokulların açılması gerektiğini savunuyordu. Savunmakla kalmadı siyasetçi, bürokrat ve halk nezdinde ilgili makamlara sürekli başvurarak Türk gençliğini iyi bir dinî eğitim sağlayacak okulların açılması için büyük çabalar sarf etti. Nihayet bu çabalarının karşılığını İstanbul'da ilk imam hatip lisesinin kuruluşuyla aldı ve bu lisede kurucu müdür olarak görev yaptı. Ökten ve arkadaşlarının öncülük yaptığı bu hareket peşinden diğer liseleri getirdi.
"Tarihi yeniden kuran adam"
Mehmet Fuad Köprülü, ordinaryüs profesör tarihçi, dışişleri bakanlığı da yapmış siyasetçi. 4 Aralık 1890'da (21 Rebîülâhir 1308 - 22 Teşrînisâni 1306) İstanbul Sultanahmet'te Hâlid Ağa Konağı'nda dünyaya geldi. Doğum tarihinin 1888 veya 22 Kasım 1890 olarak gösterilmesi yanlıştır. Aile silsilesi onuncu kuşakta Sadrazam Köprülü Mehmed Paşa'ya ulaşır. Babası İsmâil Fâiz Bey, Bükreş sefiri Ahmed Ziyâ Bey'in oğlu ve Tanzimat ricâlinden Beylikçi İsmâil Afif Bey'in torunudur. Annesi İslimiye ulemâsından Ârif Hikmet Efendi'nin kızı Hatice Hanım'dır. 28 Haziran 1966 yılında İstanbul'da vefat etti.