O zaman gençlere son olarak daha doğrusu fedakârlık ve başarı hususlarında -siz zaten fedakârlık ve sabır konusunda çok önemli bir örneksiniz onlar için- neler tavsiye edersiniz?
Mim Kemal Öke:
Yönetişim derslerinde, işletme derslerinde veya kişisel gelişim kurslarında, hep söylenen şeydir: lider insan olun. Ben hiç lider olmaya yönelmedim. Hiç makamlardan, mevkilerden hoşlanmadım. Para ile de aram yoktur. Başarının sırrı nerededir biliyor musunuz? Başarının sırrı performanstadır. Yani kendinizi açmaktadır.
Başkalarını yok etmek başkalarını alt etmekte değil. Skor hiç önemli değildir; burada önemli olan siz kendinize ne katabilmişsiniz? Siz bir gün öncesinden daha evla daha kâmil bir hale gelebilmiş misiniz diye…
Bunu bir anekdotla da kapatmak isterim. Hani sanat kadar spor da çok önemlidir. Spor da bizim nefsi alt etme konusundaki önemli araçlarımızdan bir tanesidir. İnsanlara tavsiye ederim zaman zaman. Mesela bu Paralimpik Olimpiyatları, özel gereksinimli bireylerin yapmış olduğu olimpiyatları, müsabakaları izlesinler, oradan çok şey öğrenirler. Yani ne kadar eksikleri varsa ne kadar engelleri varsa aşabilmiş olduklarının en güzel göstergeleridir onlar.
İkinci bir mesele daha vardır. Bir gün böyle Toronto'da yapılan Down sendromluların arasındaki bir 500 metre yarışını izliyoruz. Evde denk geldim, seyrediyorum. Çocuklar başladılar koşmaya, down sendromlu çocuklar, bir tanesi takıldı düştü yere, birinci götürüyordu ama yarışı. Diğerleri de onu otomatikman geçti. Çok üzüldü.
Mesela benim kızım da çok alıngandır. Herhangi bir şekilde toplum içerisinde kötü bakışlarla karşılaştığı vakit, kendini yiyip, bitirir onun için depresyona zaten girmiştir. Müzik terapi onu iyileştirmek için kullandığım yöntemlerden bir tanesi olmuştur.
Çocuk yere düştü eli ile başını kapattı ve ağlamaya başladı, diğer arkadaşları da onu geçmiş vaziyette gidiyorlar. Bir tanesi durdu, düşündü, şöyle bir baktı ona, arkadaşlarına da... Finish çizgisine daha gelmemişlerdi, bir işaret çekti ''hey'' dedi böyle. ''Ne oldu'' dediler. Görmüyor musunuz onun halini "haa" dediler koştular gittiler, onu yerden kaldırdılar. Kollarını birbirlerine kenetlediler ve finish çizgisine beraber yürüdüler. Tribünler inliyordu, işte insanlık ayeti, işte sevgi bu.
Acaba onlar mı engelli biz mi engelliyiz? İşte yararlı ceylanlar bunun için var. İnsanlara insan olduklarını hatırlatmak için bence engelliler ile yaptığım müziğin dışında başka bir şey şu anda düşünemiyorum.
Peki, hocam, yaşamınız için yapacağınız hedeflediğiniz şeylere ulaştınız mı? Devam ediyor musunuz? Yaşamımda artık ben aradım, buldum diyebiliyor musunuz?
Mim Kemal Öke:
Yok, çok güzel bir şey kendime göre fikirlerim, yapmak istediğim şeyler projelerim var ama kendini Allah'a teslim etmiş bir insan olarak o göstergeleri beklerim. Yani Cenab-ı Hakk karşınıza bir ayet çıkarır, bir gün gelir müzik terapiden gastroterapiye geçersiniz, bir gün gelir burada bir tiyatro yapayım dersiniz engelliler için, bugün başka bir şey zuhur eder, zuhurata tabiyiz. Ben amadeyim, engelli dostu olarak ben amadeyim, bir yararlı ceylan olarak amadeyim, Allah'ım ne verirse onu yaparız işte. Her işi yaparım vallahi diyerek gideceğiz işte.
Benzin bitinceye kadar…
Editör: Özge Özkul-Bekir Salih Yaman
Kamera-kurgu: Ahmed Helal-Eyüp Kaymak-Günışığı Gülhan Salma