Minyatür sanatı hakkında 10 bilgi
Osmanlı saray kültürünü en canlı biçimde yansıtan minyatürün tarihi çok daha eskilere dayanıyordu. Selçuklu döneminden itibaren sanat tarihimizdeki sarsılmaz yerini 19. yüzyıla kadar korudu. İran etkisiyle gelişti fakat Osmanlı sanatçılarının elinde bilhassa Levni ile özgün bir çizgiye ulaştı. Peki, minyatürün Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluklarında gelişim süreci nasıldı? Bu eşsiz sanat hangi hükümdar döneminde en parlak dönemini yaşadı? İşte küçük dünyasından koca bir imparatorluğun ihtişamını yansıtan minyatürler hakkında ilgi çekici 10 bilgi...
Giriş Tarihi: 26.09.2020
09:16
Güncelleme Tarihi: 26.09.2020
09:39
7. Osmanlı döneminde minyatür sanatında 18. yüzyıla kadar İran ve Selçuklu etkisi sürdü. Fatih döneminde, padişahın resmini de yapmış olan Sinan Bey adlı bir nakkaş, II. Bayezid döneminde de Baba Nakkaş diye tanınan bir sanatçı yetişti. Yavuz Sultan Selim ile Kanûnî Sultan Süleyman devirlerinde Osmanlı minyatürü önemli aşamalardan geçerek özgün üslûbuna doğru yönelmişti. Bilhassa Matrakçı Nasuh'un eserlerinde çizdiği minyatürler, sonraki dönemlerin çalışmalarına öncülük eden örnek eserlerden biriydi.
Bir osmanlı dâhisi Matrakçı Nasuh
8. 16. yüzyılda Reis Haydar diye tanınan Nigarî, Ahmetcan Barlas, Haydar Kay, İsmail Can, Gazi Capır, Nakşî ve Şah Kulu ün yaptılar. Gene aynı dönemde, Behzad'ın öğrencisi olan Horasanlı Aka Mirek de İstanbul'a çağrılarak saraya başnakkaş (başressam) yapılmıştı. Mustafa Çelebi, Selimiyeli Reşid, Süleyman Çelebi ve Levnî 18. yüzyılın ünlü nakkaşlarıdır. Bunlardan Levnî, Türk minyatür sanatında bir dönüm noktasıydı. Levnî, geleneksel anlayışın dışına çıktı ve kendine özgü bir biçim geliştirdi.
9. 19. yüzyıl başlarında yenileşme hareketleriyle birlikte minyatürde de Batı resim sanatının etkileri görüldü. 1750 yılından sonra Osmanlı minyatürü daha çok kıyafet albümleri ve padişah portreleriyle sürmüştü. Enderunlu Fâzıl'ın çeşitli ülkelerin güzelliklerini anlatan Hûbannâme ve Zenannâme 'sinin minyatürlü kopyalarında çeşitli kadın ve erkek tipleri yerel kıyafetleriyle resmedilmişti.
10. 19. yüzyılın başlarında hazırlanan kıyafet albümleri ve sefâretnâmede yer alan resimlerdeki üç boyutlu tarz, sulu boya teknikleri ve tek figür çalışmaları, geleneksel Osmanlı minyatürünün sona ermesine yol açmıştı. Bu dönemde Osmanlı Sarayı'nın hizmetinde bulunan Refail ve Kostantin Kapıdağlı gibi ressamlar tuval üzerine yaptıkları padişah portrelerinin dışında kâğıt üzerine de çalışan son sanatçılardır.
Minyatür yerini yavaş yavaş çağdaş resme bırakmaya başladı. Ama Batı'da olduğu gibi halen Türkiye'de de geleneksel bir sanat olarak varlığını sürdürmektedir. Bu eşsiz sanat, Prof.Dr. Süheyl Ünver'in çabalarıyla tekrar günümüzde yaygın hale gelmiştir.