Müslüman seyyah İbn Battuta, Marco Polo’ya karşı! İbn Battuta ve Marco Polo’nun seyahatlerindeki farklılıklar...
Dünyanın en büyük gezginlerinden biriydi, Marco Polo. Öyle ki maceraları beyaz perdeye dahi aktarıldı. Ancak bir isim daha var ki Marco Polo'yu geride bıraktı: İbn Battuta. 22 yaşında hac niyetiyle yola çıktı ve 28 yılda, 3 kıtada, 117.500 kilometrelik mesafeyi adım adım gezdi. Keşfedilmemişin peşinde olan Battuta, gezileri boyunca pek çok farklı coğrafyanın yaşamına tanıklık etti. Marco Polo ve İbn Battuta dünyanın en büyük seyyahları olarak beraber anılsalar da birçok yönden farklılardı. Battuta'nın seyahati, daha uzun, zorlu ve dönemin en önemli kültür merkezlerine ulaşması bakımından daha kapsayıcıydı.
Giriş Tarihi: 08.01.2022
10:37
Güncelleme Tarihi: 10.01.2022
09:24
On yedi yıl Çin’de yaşadı
◾ Marco Polo, babası ve amcası on yedi yıl Çin'de yaşadı. Sonrasında hükümdarın yaşlanması, onun ölümünden sonra başlarına bir şey gelmesinden endişe etmelerinden dolayı Çin'den ayrıldılar.
◾ Deniz yoluyla Çinhindi ve Hindistan kıyılarını takip ederek İran, Ermenistan ve Trabzon üzerinden 1295'de İtalya'ya döndüler.
◾ Marco Polo, 1298'de Venedik ve Cenova arasında savaş patlak verince askere alındı, kaptanlık yaptı. Ancak esir düştü.
◾ Zindanda İtalya'nın Pisa şehrinden gelen bir esirle tanıştı. Rustichello adındaki bu kişi, Marco Polo'nun seyahat anılarını kaleme aldı.
◾ Özgürlüğüne kavuştuktan sonra Venedik'e geri dönen Marco Polo, 1324 yılında öldü.
◾ Tarihin en büyük seyyahlarından biri olarak kabul edilen İbn Battuta , 24 Şubat 1304'te, Fas'ın Tanca şehrinde doğdu.
◾ Ailesi Berberî Levâte kabilesine mensup olup Berka'dan buraya göç etti ve onun seyahatnamesinde yer alan "kazâ ve meşihat benim ve atalarımın mesleğidir" cümlesinden anlaşıldığına göre birçok kadı yetiştirdi. Nitekim kendisi de çeşitli yerlerde kadılık yaptı.
◾ Türk, Moğol ve Maldivlilerin hükümdarlarıyla tanışan İbn Battuta, birçok ülkede kadılık makamına getirildi. Farsça ve Türkçe bilmesi ve yolculuklarında çeşitli siyasî tecrübeler kazanması dolayısıyla kendisine bazı diplomatik görevler verildi.
İbn Battuta'nın seyahatlerinden 15 alıntı
◾ İbn Battuta, 14 Haziran 1325 Tanca'dan hac niyetiyle yola çıktığında henüz 22 yaşındaydı. Kendisi de doğduğu kentten ayrılışını şöyle anlatır:
"Beytü'l-Harâm'ı haccetmek ve Ravda-i Mutahhara'yı ziyaret etmek maksadıyla 2 Receb 725 (14 Haziran 1325) Perşembe günü doğum yerim olan Tanca'dan çıktım. O zaman, kuşların yuvalarını terk edişleri gibi, ben de vatanımı terk ettim. Annem babam henüz hayatta idiler. Kendilerinden üzülerek ayrıldım. Bu benim için olduğu kadar onlar için de bir üzüntü kaynağı oldu. Seyahate çıktığım, müminlerin emîri ve dinin yardımcısı, imam-ı mukaddes Ebû Yusuf b. Abdülhakk'ın oğlu Ebû Sa'îd'in saltanatı zamanına rastlıyordu. Tanca'dan ayrıldığımda 22 yaşında idim."
https://www.instagram.com/p/CYdvuXCjMfB/
28 yılda 117 bin kilometreyi adım adım gezdi
◾ İbn Battuta, 28 yılda, 3 kıtada, 117.500 kilometrelik mesafeyi adım adım gezdi.
◾ Gezileri boyunca Mısır, Arap Yarımadası, Irak, İran, Anadolu, Deşt-i Kıpçak, Bizans (İstanbul), Orta Asya, Hindistan, Maldivler, Çin ve Endülüs'ü dolaştı.
◾ Bu seyahatlerine dair detayları Sultan Ebû İnan'ın arzusu üzerine "Tuhfet'ün nüzzâr fi garâip'il-emsâr ve'l acâib'il-efsâr " adlı eserinde topladı. Eser, daha sonra İbn Battuta'nın seyahatleri anlamına gelen "Rıhlet-ü İbn Battûta" olarak anıldı.
◾ Onun hayatı ve şahsiyeti hakkındaki bu bilgilerin kaynağı seyahatnamesidir.
İbn Battuta'nın seyahatnamesinden İstanbul
Dolaştığı diyarların toplum yapılarını tanıttı
◾ İbn Battuta, dolaştığı diyarların 700 yıl önceki durumlarını, devlet ve toplum yapılarını, inanç ve adetlerini, doğal özellik ve ürünlerini tanıttı.
🔸
Seyahatnamesinde anlattığı Şam'daki vakıf hizmeti, toplum yapısına dair önemli ipuçları verir: "Bir gün Dımaşk sokaklarında gezinirken küçük bir köle çocuğun yaşadığı ilginç bir olaya tanıklık ettim. Kölenin elinde bulunan ve oralarda 'sahan' denilen çini bir tabak ansızın düşerek kırıldı.
Halk hemen kırık tabağın başına toplandı. Çocuk korkudan tir tir titriyordu. İçlerinden biri, "Tabağın parçalarını toplayalım ve kapkacak vakfı nazırına başvuralım" dedi. İyice korkmuş durumdaki çocuk, bu öneri üzerine parçaları alelacele topladıktan sonra o adamla birlikte anılan vakfa gitti.
Sonradan haber aldık ki köle çocuk parçaları gösterip durumunu anlattığında, Nazır ona vakfın bütçesinden kırık tabağın aynısını satın alacak kadar para vermiş. Bu olay beni çok etkiledi. Çünkü evkaf hizmetleri gerçekten de güzel işlerdendir. Kölenin efendisi o tabağın kırılmasından dolayı çocuğu ya dövecek ya da en azından şiddetle azarlayıp kalbini kıracaktı. Bu vakıf o küçücük çocuğun korkularını giderip gönül almaya vesile olduğundan böyle hayırlı işler için gayret gösterenlere Cenab-ı Hüda da hayırla karşılık versin!"