Parmaklarda ölümsüzleşen tasarımların ustası
Öcal, geliştirdiği "nafatif heykel tekniği"yle tasarladığı mücevherlerde kullandığı değerli taşların içine Atatürk'ten Mevlana'ya, tarihi yapılardan fantastik figürlere kadar her türlü formu işleyerek, takı tasarımını farklı bir sanata dönüştürüyor.
Giriş Tarihi: 23.08.2018
17:33
Güncelleme Tarihi: 23.08.2018
17:49
"Sanat altın bileziktir"
"Okumaya, diplomaya meslek olarak bakıyoruz ama sanat altın bileziktir. Dünyanın her tarafında bozdurup paraya çevirebilirsiniz. Nereye giderseniz gidin bir şekilde sizi ayakta tutar. Çok zengin olur musunuz tartışılır ama aç kalmayacağınız kesindir, diğer mesleklere göre." diyecek kadar mesleğindeki ustalığına güvenen Öcal, 20 yaşına geldiğinde kendi atölyesini kurdu.
Papken ustasının "El tokadı yemeyen adam, adam olmaz" sözünü de her zaman kulağına küpe edinen Öcal, 1997 yılında tanıştığı taş işleme ustasına destek verirken taşları öğrenmeye başladı.
Bıraktığı okulları daha sonra dışarıdan bitirerek bir yandan da okul serüvenine devam eden Öcal, çırak, kalfa, usta olarak ilerlediği meslek hayatının yanında bu kez de öğrenci olmanın farklılığını yaşadı.
"Geleneksel sanatlarda yanlış işler yapılıyor"
Yaptığı mesleğin, sanat algısının açık olmasını gerektirdiğini dile getiren Öcal, "Geleneksel sanatlarda aslında günümüzde, ülkemizde çok yanlış işler yapılıyor. El yapımı ile el sanatı arasındaki farkı bir türlü ayıramadık. Yani bir şey nerede el yapımıdır, nerede el sanatıdır ve sanat nerede başlar..." dedi.
Sanatın ülkeden ülkeye değişen ve genel olarak kabul gören altı önemli kuralı olduğunu anlatan Öcal, "Bunlardan bir ikisi başka ülkelerde değişiklik gösterse de özgünlük, teknik, orijinallik gibi bazı kavramlar var. Yapılan işin bir şeyi anlatması lazım. Yalnızca 'Ben buraya bir çiçek çizdim, boyadım' değildir olay." diye konuştu.
"Kıymetli metallerin sanatıdır"
Geleneksel alanda aslında adı üstünde gelene ek yapıldığını aktaran Öcal, sözlerine şöyle devam etti:
"Son zamanlarda Osmanlı diye kabul edilen ama aslında Türk yapımı, Türk tekniği diye Türkçeleşebileceğimiz alanda çalışmalar ortaya koyduk. Tabii ki geleneksel figürleri ustalarımızdan öğrenmiştik ve bunların devamını sağladık. Ama bizim kendi dönemimizi de katmamız gerekirdi bu işe. Bu noktada da günümüzün sanatını oluşturmaya gayret ettik.