Arama

Ramazan'dan An'lar: Zekeriya Erdim

Ramazan herkes için bir rahmet, bereket iklimidir. İyiliklerin çoğaldığı, kötülüklerin azaldığı bir mevsim... Unutulan birçok nimetin kıymetini hatırlatır, tüm insanlara... Ramazan davulcuları, zimem defterleri ile koskoca bir medeniyet aynı zamanda. Büyüklerimizden duyduğumuz "nerede o eski Ramazanlar?" ifadesi de aslında çocuklukta yaşanılan o tatlı heyecanlara duyulan özlemin tezahürü niteliğindedir. Biz de bu "an"ların peşine düştük. Hepimizin özlemle yâd ettiği eski Ramazanları eğitimci ve yazar Zekeriya Erdim ile konuştuk.

  • 12
  • 15

Burcu Sandıkçı: Çoğu nimetin kıymetini çok çabuk unutuyoruz. Ramazanla birlikte oruç bize bu nimetleri hatırlatıyor. Bu hatırlayışı nimetini tüm hayatımıza nasıl yansıtabiliriz?

Zekeriya Erdim: Anadolu insanının, yaygın hassasiyetlerinden birisidir. Yani bir küçücük ekmek parçası yere düşse onu alır öper, başına kaldırır "bu nimettir israf edilmesin" der. Hatta bizim çocukluk yıllarımızda hatırlıyorum artık bırakmama, kırıntı bırakmama, israf etmeme konusunda bazen sünnettir deyip teşvik ederlerdi. Bazen tabağın dibini sıyır da nişanlın güzel olsun diye espriler yaparlardı. Dolayısıyla söylemekten çok yaparak, yaşayarak, göstererek örnek olmamız lazım. Çocuklara gençlere o bilinci kazandırmamız lazım.

◾ "Komşusu açken tok yatan bizden değildir" ilkesini uygulayarak çocuklara da uygulattırarak, herkesin varlık içerisinde olmadığını bilumum faydalarını gerekçelerini, uygulamalı olarak anlatabilirsek çocuklar gençler bu refleksi kazanmış olurlar.

  • 13
  • 15

◾ Mesela güzel bir gelenek, diş kirası geleneği... İftara davet ettikleri fakirlere, zenginler diş kirası adı altında para ya da kıymetli hediye veriyorlar. Bu geleneğin devam ettirilmesi lazım.

Zimem defteri diye bir gelenek var. İşte yine varlıklı insanlar, mahalle bakkallarına alışveriş yapılan dükkânları dolaşıyorlar. Veresiye listelerine bakıyorlar. Tanımadıkları, bilmedikleri bir insanın oradaki borcunu kapatıyorlar. Diyorlar ki "Bu defteri bana ver. Bedeli ne kadar?" "Şu kadar" "Tamam, bu defteri çiz." Bu geleneğin devam ettirilmesi lazım.

  • 14
  • 15

◾ Mesela bir sadaka taşı geleneği varmış, özellikle İstanbul'da. Hatırladığım kadarıyla ilk uygulaması Üsküdar'da başlamış. Yani imkan sahipleri götürüp o taşın kovuğuna para bırakıyorlar, ihtiyaç sahipleri alıyorlar. Bırakanlar acaba birileri alır mı çalar mı diye endişe etmiyor alanlar da ihtiyaçlarından fazlasını almıyorlar. Bunları hem eğitim amaçlı hem de bu geleneği devam ettirmek açısından yaşatmak lazım.

  • 15
  • 15

◾Son olarak şunu ifade edeyim, son yıllarda bazı bayram tebriklerinde bayramlaşma programlarında şahit olduğumuz bizim de benimseyip tekrar ettiğimiz bir şey var. Hani bayramınız mübarek olsun diyoruz ya. Bazı dostlar mübarek on bir aylarınızı tebrik ederim demeye başladılar. Bunun anlamı şudur: Yani Ramazan, gelip geçmesi gereken bir süreç değil Ramazan'daki hassasiyetlerin diğer aylara da taşınması, yaşanan bir olgu haline getirilmesi gereken bir ay.

◾ Bir bakıma kendimize gelmek toparlanmak yani Ramazan'ın Ramazan'da kalmaması gerekir. On iki ayın Ramazan bilinci ile yaşanması gerekir. Bilumum kötülüklerden uzak durma şeklinde orucu devam ettirmemiz lazım. Onu ifade etmek için de oruç tutmayı, tut beni oruç diye dillendiren dostlar var. Yani biz orucu tutarken orucun da bizi tutması ama tuttuğu yerde bırakmayıp bundan sonraki zamanda da taşıması lazım. Alla (cc) bu bilinçle oruç tutmayı, Ramazanın rahmetinden bereketinden azami derece istifade etmeyi nasip etsin.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN