Ramazan'ın vazgeçilmez sahur eğlencesi: Karagöz ve Hacivat
Karagöz ve Hacivat, Ramazan'ın vazgeçilmez eğlencelerinden biriydi. Osmanlı'da özellikle de Ramazan ayı yaza denk geldiğinde geceleri sahura kadar değerlendirilirdi. Karagöz ustaları on bir ayın sultanında özel, Kadir Gecesi'ne kadar geçen 28 gün için 28 oyun hazırlardı. Bu gölge oyunu yüzlerce yıl insanların gönlünde yer etti. Peki, Karagöz ve Hacivat gerçekten yaşadı mı?
Giriş Tarihi: 07.05.2020
15:48
Güncelleme Tarihi: 18.04.2021
14:17
Geleneksel Türk tiyatromuzun gölge oyunu Karagöz ve Hacivat'ı, perdeye aktaran ilk kişi Şeyh Küşteri'ydi. Küşteri, Hacivat ve Karagöz'ün deriden yapılmış tasvirlerini perde arkasından oynatarak şakalarını tekrar etti. Bundan dolayı da Karagöz perdesine Küşteri Meydanı da denilir.
Gölge oyununun diğer adı hayal oyunuydu. Bu gölge oyunu, deriden kesilen ve tasvir adı verilen insan, hayvan, bitki, eşya gibi tasvirler arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perde üzerine yansıtılırdı.
Karagöz ve Hacivat oyununu tek bir kişi seslendirir. Sanatçı el maharetiyle ve değişik sesler kullanarak kadın ve çocuklardan çeşitli ağızlara kadar bütün kişilerin seslerini verir, oyunun ritim ve temposunu belirler.
Bu oyunu oynatan sanatçılara da hayalî, hayalci veya Karagözcü denilir. Çırak, perdenin hazırlanmasını, oynayacak faslın görüntülerini seçip, sıraya koyardı. Ayrıca çırağın da "sandıkkar" adında yardımcısı bulunabilirdi. Oyunlarda şarkıları, türküleri, okuyanlara "Yardak", tef çalan yardımcıya ise "Dayrezen" denilirdi.
YAVUZ SULTAN SELİM İSTANBUL’A GETİRTTİ
Gölge oyunu, Osmanlı'ya Mısır'dan Memlük sanatçıları vasıtasıyla geldiği düşünülür. Memlük dönemi tarihçisi İbn İyâs'ın Bedâʾiʿu'z-zühûr adlı Mısır tarihinde Memlükler'deki gölge oyunundan söz eder. Devamında Mısır'ı fetheden Yavuz Sultan Selim'in huzurunda bir gölge oyuncusunun gösterisinin hoşuna gittiğini, oğlu Süleyman'ın da görmesini istediğini bundan dolayı da sanatçıyı İstanbul'a çağırdığını belirtir. Nitekim Yavuz'la birlikte 600 kadar Mısırlı sanatçı İstanbul'a geldi, bazı oyuncular üç yıl kaldıktan sonra ülkelerine dönse de bazıları İstanbul'da kaldı.
Yavuz Sultan Selim geçilmez çölü nasıl geçti?
Karagöz Anadolu dışında, Osmanlı Devleti'nin sınırları içerisindeki Cezayir, Tunus, Mısır, Romanya, Yugoslavya, Suriye, Lübnan ve Yunanistan'a da yayıldı. 1880'li yıllarda Direklerarası'ndaki büyük kahvehanelerde orta oyunu, meddah ve Karagöz gibi eski temaşa sanatları icra edilirdi.
KARAGÖZ VE HACİVAT’IN BÖLÜMLERİ
Hacivat: Yar bana bir eğlence, yar bir eğlence!
Hacivat: Yar bana bir eğlence diyorum, yar bir eğlence!
Karagöz: Kafanda patlasın düdüklü tencere!
Hacivat: Hayrola Karagözüm, bu ne acele? Sanki peşinden köpek kovalıyor.
Karagöz: Sus Hacivat! Köpek beni niye kovalasın? O ancak senin gibileri kovalar.
Karagöz ve Hacivat birbirinden bağımsız dört bölümden oluşur: Mukaddime, muhâvere, fasıl, bitiş. Karagözcüler kendi zevkine göre bu parçaları değiştirebilirdi. Mukaddimede önce Hacivat semâi ve perde gazeli okur, Karagöz'le aralarında geçen bir kısa konuşmadan sonra dövüşürler. Mukaddime bölümünde seyirci, oyuna hazırlanır. Fasıl, oyunun asıl bölümüdür. Oyunda yer alan tipler teker teker Karagöz'ün karşısına gelir ve ağız farklılığı, kültür farklılığı gibi nedenlerle ortaya komik konuşmalar çıkar.