Sanat tarihinin büyük birliği: Osmanlı Ressamlar Cemiyeti
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, özellikle resim ve sanat sorunları üzerine düşünce üretmiş ve dönemin kanunlarının verdiği haklarla kurulmuş, dernek statüsündeki ilk sanatçı örgütüydü. Türk resim sanatının kurumlaşma ve çağdaşlaşma çabalarının 'erken dönemi'ni temsil eden bir sanatçı hareketiydi. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin plastik sanatlar tarihimizdeki asıl önemi devlet eliyle kurulmamış ilk bağımsız sanatçı grubu olmasıydı ve bağımsızlığı düşünsel yapısına yansımıştı. Yani topluma sanatı ve sanatçıyı sevdirme mücadelesi içerisindeydi. Cemiyet, bir zaman sonra fonksiyonunu yitirdi ve misyonunu tamamlayarak sanat tarihindeki yerini aldı.
Giriş Tarihi: 19.04.2019
18:46
Güncelleme Tarihi: 19.04.2019
19:16
Benzer ideal ve isteklerle, cemiyetin kuruluşuna önemli desteğiyle yardımcı olan başta Abdülmecit Efendi, Osman Asaf, Darüşşafakalı Galip, Ömer Adil, Nazmi Ziya Güran, Hüseyin Avni Lifij, Mehmet Ali Laga, Feyhaman Duran, Vecihi Bereketoğlu, Namık İsmail, Üsküdarlı Cevat Göktengiz, Celal Esat Arseven, Mihri Müşfik, Mithat Rebii (?) ve Müfide Kadri'nin katılımlarıyla da cemiyet önemli ve etkin bir sanatçı birliği haline geldi.
Takip eden yıllarda devam eden katılımlarla etkinlik gücü daha da artan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, 1921 yılında adının değiştirilerek Türk Ressamlar Cemiyeti'ne dönüştürülüşüne kadar, bu isimle yoğun bir sanat faaliyeti içinde oldu. Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin kuruluş hareketi içinde yer alan ancak kuruluşu takip eden iki yıl içinde yurt dışına gidip Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla da dönen ve Türk resminde 1914 kuşağı olarak adlandırılan sanatçılar grubu, cemiyetin etkinliklerinin ağırlık noktasını teşkil ettiler. Türk resminde ilk sanat akımını yaratmaları bakımından bu sanatçılar, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti etkinlikleri dışında da önem taşırlar.
İbrahim Çallı, Avni Lifij, Namık İsmail ve Nazmi Ziya Güran gibi isimlerden oluşan bu grup, kimi zaman "Çallı Kuşağı" kimi zaman da "1914 Kuşağı" veya Paris'ten taşıdıkları üslupla birlikte "Empresyonistler/İzlenimciler" olarak da Türk resminde yerlerini aldılar.
1919'da cemiyetin adı Türk Ressamlar Cemiyeti'ne dönüştü ve işlevi farklılaştı. Türk Ressamlar Cemiyeti'nin kuruluşu ile Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nin hukuki varlığı sona erdi.
Osmanlı Ressamlar Cemiyeti, özellikle dönemin gazetelerinin yer aldığı Saltanat- Muhalefet (İttihat-Terakki Partisi ve aynı eğilimi paylaşan aydın-asker birliği) dengeleri içinde aktif bir rol almamış, ancak zaten fahri başkanlarının hanedandan oluşu ile saltanata muhalif de olmamıştı. Buda cemiyet üyelerinin cemiyetin kuruluşundan beri ülkede cereyan eden siyasi olaylara aktif olarak katılmamalarına bağlıydı. Esasen, 19'uncu yüzyılın ortalarından beri bir meslek kimliği ortaya koyan Osmanlı-Türk plastik sanat yorumcularının, yazar, şair, tiyatrocu, gazeteci vb. aydın gruplan gibi gelişen siyasi olaylar karşısında savunan ya da muhalefet eden bir tavır almamaları ilginçti.
Aynı duygular gazetenin hazırlanışında da etkin oldu. Gazetenin ilk on sayısının ilk sayfalarının en üstündeki başlık içinde Şehzade'nin bir büstü yer alır. Esasında başlıkta hakim form hilaldir. Şehzade'nin büstünün sol yanında siluet halinde antik bir yapı kalıntısı vardır. Hilalin sağında ise palet, fırça, boya tüpü, spatula görülür. Sol yanında ise "Ressamlar Cemiyeti", bunun üzerinde de "Osmanlı" kelimesi yazılıdır. Bütün kompozisyon zeytin dallarıyla süslenmiştir. Gazete'nin kapak kompozisyonundaki bu amblemin yerini, on dört ve on beşinci sayılar hariç, sanatçıların resimleri alınmıştır.