Sanatımızın yüzyıllar öncesindeki 5 hayvan motifi
Su içindeki süratleri ve çeviklikleriyle yunusların, denizcileri kurtaran hayvanlar olduğunu biliyor muydunuz? Peki, Yunus isminin Kur'an-ı Kerim'de yer alan Yunus suresinden geldiğini? Sizler için sanatımızın yüzyıllar öncesindeki 5 hayvan motifini derledik.
Giriş Tarihi: 04.06.2019
18:57
Güncelleme Tarihi: 04.06.2019
19:24
Aslan motifi, bayraklardan kişisel eşyalara, süslemelerden mimari yapı elemanlarına kadar geniş bir perspektifte yer almış, dosta güven düşmana korku salmak için de kullanılmış olan bir motiftir. Güç, kuvvet, cesaret, asalet, aristokrasi simgesi olan ormanın kralını sembolize eden aslan motifi, imparatorların kartalla birlikte en çok kullandıkları simgesel motif olmuştur. Bugün bile birçok ülkenin bayrağında aslan sembolünü görmek mümkündür. Roma ve Osmanlı İmparatorlukları, aslan sembolünü kullanan en bilinen devletlerdendir.
İstanbul için gördüğümüz ilk aslan bezemeli örnek, Bizans dönemime ait mozaiklerde karşımıza çıkar. Bu mozaikler, bugün Sultan Ahmed Camii çarşısının yapıldığı M.S. 450-650 yıllarından kalma büyük sarayın yer aldığı meydanda ortaya çıkarılmıştır ve bugün İstanbul Mozaik Müzesi'nde sergilenmektedir. Aslan başı bulunan seramikler, uzmanlarınca 12. Yüzyıla tarihlendirilmektedir. Örneğin; İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde, envanter no. 7393'te yer alan seramik kasedeki aslan figürlü desen gibi…
15. yüzyıla ait olduğu düşünülen Siyah Kalem, Baba Nakkaş gibi birçok sanatçının eserlerinin yer aldığı Fatih Albümü'nün içinde aslan bazen tek başına, bazen de minyatürlerin içinde karşımıza çıkar. 16. Yüzyılda sarayın başnakkaşı olan Şahkulu, tezhib sanatında sazyolu ekolünü oluşturmuştur. Bu ekoldeki önemli motiflerden biri de aslandır. Aslan bu eserlerde bazen bir ormanı andırmanı kompozisyonlarda, bazen de hayvanlarla mücadele ederken resmedilmiştir. 16. Yüzyıl çini tabaklarında da aslan motifinin yer aldığı örnekler vardır. Minyatür sanatında ise sık sık kullanılan aslan, Falname adlı eserde burç olarak karşımıza çıkar.
Geç dönem sanatımızın önemli yapılarında olan Dolmabahçe Sarayı Camlı Köşk tavanlarında da resmedilmiş aslan motifleri mevcuttur.
Geyik kelimesi, Divanü Lügati't- Türk'te, ''ıwık'' olarak geçmektedir. Bu kelime ayrıca ''keyik'' biçiminde yaban hayvanı, av hayvanı ve av karşılığı olarak kullanılmıştır. Geyik, Orta Asya kültüründe ve dini yaklaşımında önemli bir yer tutar. Önemli eşyaları, hatta yakınları ile birlikte gömülen Hunlara ait arkeolojik mezar kazılarında geyik motifli kullanım eşyaları bulunmuştur. Anadolu'da da mezar çevrelerinde geyik boynuzlarının bulunması aynı mantıkla düşünüldüğünü göstermektedir. Afyonkarahisar'da bulunan Merdik Sultan Türbesi'ni bu duruma örnek olarak gösterebiliriz.
Sanatımızda, kütüphanelerimizde yer alan birbirinden değerli eserlerde geyikli motifine rastlarız. TSMK, H.1703 numaralı Falname adlı eserin 8b sayfasında, H.2153 numaralı sazyolu ekolünde yapılmış olan eserin 57b sayfasında, TİEM, T.1966'daki cilt kabında olduğu gibi birçok eserde geyik motifi kullanılmıştır. Deri üzerinde nakşedilmiş geyik motifli kitap kapıları da bir dönem uygulanmıştır. Sultanahmet Meydanı'nda yer alan eski Bizans sarayının yerinde bulunan Mozaik Müzesi içinde, geyiğin boynuna dolanmış yılan motifi uygulamış mozaik parçası sergilenmektedir. Bu Bizans mozaiği, aslında İstanbul'un çok eski zamanlarda bu motifle tanıştığına güzel bir örnektir.
Türk Hayvan Takvimi'nde aylardan birinin sembolü tavşandır. Erken dönem Türk mitolojisinde beyaz tavşan gök unsurlarına, siyah tavşan yer unsurlarına ait olmuştur. Orta Asya'da zorlu yaşam koşullarında sarık çevresine kurt, tilki gibi hayvanların yanı sıra tavşan derisi de sarılmıştır. Tavşan av hayvanı olması sebebi ile aynı zamanda uğurlu sayılmıştır. İslamiyet sonrası Türk toplumları, ister istemez eski inanış biçimlerinden gelen pek çok âdeti yaşatmışlardır. Tavşana yüklenen anlam da bolluk ve iyi şans olmuştur. Bugün bile küçük sandıklar içerisinde niyet çeken tavşanlara rastlanmak mümkündür. Tavşanın kurnazlık ve iyi şansın sembolü olduğuna işaret eden güzel bir hikâye de Kelile ve Dimne'de yer alır.