Şeyhülislam konaklarında iftarlar nasıl yaşanırdı?
Osmanlı'da Ramazan'ın son günleri, iftar vermek için sadrazam, vezir, şeyhülislam gibi üst düzey devlet görevlilerine ayrılırdı. O dönemde konaklar halk ile saray arasında aracı konumundaydı. İşte, Osmanlı dönemi Ramazanlarına ait iki hikaye ile birlik şuuru içinde yaşamanın ve hayat karşısındaki estetik tavrın yansıması…
Giriş Tarihi: 03.06.2019
14:12
Güncelleme Tarihi: 03.06.2019
15:29
Saray içerisinde meydana getirilen hayat tarzı saray çevresi ve hanedana, devlete hizmet edenler için de bir örnek teşkil eder. Ancak bu hiçbir zaman sarayla rekabet seviyesinde olmaz. Sarayın ve hanedanın niteliği ve yapısı buna izin vermez.
Sadrazam, vezir, şeyhülislam gibi üst düzey devlet görevlilerinin yaşadıkları konaklar gerek işleyiş gerekse istihdam noktasında küçük bir saray manzarası gösterirler. Eski İstanbul'da saray ve devlet ile halk arasında aracılık vazifesi gören konaklar aynı zamanda dolaylı olarak saray kültürünü de halka yansıtmak fonksiyonunu icra etmişlerdir.
Ramazan ayını yaşarken şahit olduğumuz olaylardan birisi de devamlı olarak eski Ramazanlara vurgu yapılmasıdır. Gazetelerde, televizyonlarda, yazılı ve görsel basında hep aynı tema işlenir. Bir ibadet ayı ve sosyal yaşantı biçimi olan Ramazan, ayının izlerinin görülmediği vurgulanmakta "Nerede o eski Ramazanlar…" nakaratıyla adeta geçmişe özlem duyulur. Tarihe müracaatla eski Osmanlı dönemi Ramazanlarına ait iki anekdot, bize birlik şuuru içinde yaşamanın ve hayat karşısındaki estetik tavrın örneğini oluşturacak.
Mahalleyi doyuran Şeyhülislam konağı
Osmanlı döneminde Ramazan'ın on beşinden sonraki bir günde ileri gelen saltanat memurlarının ve devlet görevlilerinin sadrazam konağında iftara gitmeleri teşrifat kurallarından sayılmıştır. Birinci Abdülhamid döneminde 1775'te, şeyhülislamlık makamına gelen Salihzade Mehmet Emin Efendi, döneminde damak tadına düşkün, nefis yemek meraklısı bir kişi olarak tanınmış. Şeyhülislamlık makamında bulunduğu zaman konağında pişirilen yemeğin hiçbir yerde çıkmadığı söylenir. Hatta zaman zaman saraya dahi konağında pişen yemeklerden takdim edermiş. Onun gönderdiği yemekler padişahın beğenisini kazanırmış.
Bu şöhretten kaynaklanmış olsa gerek ki başta vükelâ olmak üzere bütün devlet memurlarının sadrazam konağında iftarda bulundukları gecenin ertesi akşamı dahi aynı şekilde şeyhülislam konağına iftara gitmesi bu Salihzade Mehmet Efendi'nin zamanında âdet olmuş ve artık resmi teşrifat sırasına girerek 1885 tarihine kadar devam etmişti. Gözlük kullandığından zamanının zarifleri tarafından kendisi Camgöz Emin Efendi diye anılmıştır.