Şiir çizen adam: Hasan Aycın
Hasan Aycın'ın ortaya koyduğu çizimler alışık olduğumuzun çok dışında. Çizimlerine ne karikatür denilebiliyor ne de resim. Belki de herhangi bir sınıflandırmaya ya da kategoriye mahkum etmeden özgünlüğün içerisine derinleşebilmeye çalışmak olsa tek "şiar".
Giriş Tarihi: 12.03.2018
13:53
Güncelleme Tarihi: 12.03.2018
13:58
KENDİ YÜRÜYÜŞÜNÜN BİR TANIĞI
Hasan Aycın, modern tıbbın çaresiz ve umutsuz kaldığı, şifayı ise köye gelen yaşlı bir kadının hazırladığı ilaç vesilesiyle ikinci sınıfta okuluna yüreyerek gitmeye başlayacaktır.
"… Hasan Aycın'ın çizgilerini alışılmış biçimiyle birer karikatür saymak, onları hiç ihtiyacımız olmayan bir sınıflamaya kurban etmek anlamına gelir. Gerçi sanatçının sundukları arasında karikatür ölçülerine her bakımdan uyum gösteren ürünler yok değil, ama onun yaptıklarını çizgi yardımıyla çizginin dışına taşma isteği olarak değerlendirmek mümkündür. Çünkü öyle görünüyor ki Hasan Aycın'ın kalkış noktası çizgi ve çizginin imkanlarını yoklamak değil, çizginin arkasında kalmış kişi ve kişilikle bağlantıyı aramaktadır… çizgilerin sezgiye ilişkin temelleri var. Bence bir şiirin oluşumuyla Hasan Aycın'ın ak kağıt önüne oturana kadar geçen sürenin ortak nitelikleri var.
… Sezgiye doğru düğümlerinizi gevşetirseniz belki anlam sızabilir içinize." (İsmet Özel)
Güldürmek için değil düşündürmek ve tefekkür ettirmek için
Aycın'ın çizgileri yerelliği arkasında bırakmış bir yerliliktir ve gelenek ile kurmuş sıkı bir bağ mevcuttur. Pergel metaforunun karşılığı akabinde bir ayağı bastığı coğrafya içerisinde sağlam temeller üzerindeyken diğer coğrafyalara da nüfuz edebilme, aynı zamanda "evrensel" olabilme imkânına sahiptir.
"Bir denge kurulabilmiş midir bilemiyorum. Tebessüm eden insan kahkaha atmaz. Kahkaha atan insana ise tebessüm ettiremezsiniz. O, gülünecek bir şey olduğunda hemen kahkahasını özgür bırakacaktır. Bu bir kişisel edep meselesidir. Ve bu edebi insanlar ailesinden alırlar. Edep ailede çocuğa verilir ve çocuk bu edeple şekillenir. Büyüdüklerinde tebessümle kahkaha arasındaki farkı göremez olurlar. Onlara derin bir çizgi gibi işlenmiştir. Zaten eğitim de ailede başlıyor. Bana göre tebessümle sınırlı kalmak, kahkahayı bastırmak lazım. Bunu kendi edebimiz açısından diyorum. Kahkahayı kendi adıma olumlu bulmuyorum. Mizah anlayışım da güldürmekten, kahkaha attırmaktan yana değil. Düşündürmekten yana. Ciddiyete çağıran bir mizah anlayışına sahibim."
ACININ İÇİNDE GİZLENEN NEŞE
Kutsal kitap Kur'an-ı Kerim' de yer alan bir çok kıssa onun pek çok çizgisine ilham kaynağı olmuştur.
"Çizgilerin ardında insanlık acıları vardır. Neşeyi tam da burada görüyorum. Kakara kikiri bir şeylerin derdinde değilim. Acının içinde gizlenen neşenin derdindeyim. İkisini de denemiş, uygulamış biri olarak söyleyebilirim ki, yazmak ve çizmek birbirinden ayrı şeyler. İkisinin de başka disiplinleri var. Çizgi iki nokta arasında başlar ve biter. Önemli olan mesajın 'Hak' olmasıdır."
"İnsan zaten, konumu itibarıyla, yeryüzündeki varlığı itibarıyla hüzünlüdür. Asıl vatanından ayrılmış çünkü. Biz dünyadan cennete gelmedik, cennetten dünyaya geldik. O ayrılığın bir hüznü var üzerimizde. Bu bilinç varsa bizde; genelde hüzün olmalı tavırlarımızda. Bir de hüznün hemen peşinde hayatın temelinde kaygı olmalı. O kaygı da, 'Çıkarıldığımız yere geri dönebilecek miyiz?' kaygısı olmalı."
"Hayatını sanat, sanatını hayat edinen bir sanatçı Aycın, hayata da sanata da dininin penceresinden bakan bir sanatçı. Çizgileri onu, o da çizgilerini işaretler. Çizgisiyle onun arasında bir mesafeden değil ancak bir mesafesizlikten söz edebiliriz." (Ömer Lekesiz)