Sırbistan'ın 440 yıllık Osmanlı eseri
Mohaç Meydan Muharebesi'nin ardından Osmanlı himayesine giren Sırbistan'ın Baç kasabasında 1578 yılında inşa edilen hamam, Voyvodina bölgesindeki tek Osmanlı hamamı olma özelliğini taşıyor. Evliya Çelebi'nin 'Seyahatname'sinde de bahsedilen hamam, Osmanlı'nın Sırbistan'daki varlığının en önemli miraslarından biri olarak gösteriliyor.
Giriş Tarihi: 25.11.2018
12:49
Güncelleme Tarihi: 25.11.2018
13:34
ON YEDİNCİ YÜZYILA KADAR HİZMET VERDİ!
Glavocevic, hamamların o dönem insanların biraraya geldiği alanlar olarak da kullanıldığını belirterek, "Hamam, Osmanlıların Baç'tan ayrıldığı 1687 yılına kadar hizmet vermiş. Osmanlılardan sonra da hamam yıkılmamış ancak eskisi kadar da kullanılmamış." diye konuştu.
PARTİZANLAR EĞLENME MEKANI OLARAK KULLANDI!
Birinci Dünya Savaşı'nın ardından da hamamın aslına uygun olarak korunduğunu anlatan Glavocevic, İkinci Dünya Savaşı ile buradaki Osmanlı mirası eserlerin partizanlar tarafından eğlence mekanı haline getirildiğini söyledi.
Glavocevic, hamamda zaman içerisinde hasarlar oluşmaya başladığını kaydederek, "Baç'ın Yüzyılı Projesi" kapsamında 440 yıllık hamamın korunması gerektiğine dikkat çekildiğini dile getirdi.
Osmanlıların Baç'ta başka izler de bıraktığını aktaran Glavocevic, "12. yüzyılda inşa edilen Fransisken manastırı, Osmanlıların şehre gelişiyle camiye dönüştürülmüş. Caminin içerisinde korunan motifler, burasının iki dine de hizmet verdiğini gösteriyor." dedi.
DÖNEMİNİN KÜLTÜR MERKEZİYDİ
Glavocevic, eski cami ve manastırın bugün kilise olarak kullanıldığını belirterek, "Kilise içindeki mihrap, buranın bir zamanlar cami olduğunun en büyük görsel kanıtı. Eski nüfus sayımlarına baktığımızda Baç'ta 11 derviş, sekiz imam ve dört müezzinin yaşadığını görüyoruz. Baç, konum itibarıyla stratejik bir değere sahip değildi. Bu nedenle daha çok bir kültür merkezi olarak yapılandı. " ifadelerini kullandı.
Sırbistan'ın Voyvodina bölgesinde kalan 6 bin nüfuslu kasabada farklı etnik ve dini kökenden insanların huzur ve barış içinde yaşadığını vurgulayan Glavocevic, şehrin simgelerinden kalenin de bugüne kadar ulaşmış eserlerden olduğunu sözlerine ekledi.