Tarihin akışını değiştiren keşif; Göbeklitepe
Dünyanın bilinen en eski yapısı olan Göbeklitepe, 12 bin yıllık geçmişiyle insanlık tarihini değiştirdi. Keşfiyle medeniyet tarihi hakkında bilinen tüm bilgilerin gözden geçirilmesine neden oldu. "Medeniyetin doğduğu yer " olarak adlandırılan Göbeklitepe henüz ilkel aletlerin olduğu bir dönemde tonlarca ağırlıktaki taşların nasıl taşındığına dair gizemini koruyor. Tarihin sıfır noktası Göbeklitepe hakkında bilmeniz gerekenleri derledik.
Giriş Tarihi: 23.12.2019
09:28
Güncelleme Tarihi: 24.10.2020
15:32
TONLARCA AĞIRLIKTA TAŞLAR BULUNDU
İlk kez 1963'te İstanbul ve Chicago üniversitelerinden araştırmacıların yüzey çalışmaları sırasında fark edilen ören yerindeki kazılar 50 yılı aşkın süredir devam ediyor.
Alman Arkeoloji Enstitüsü ve Şanlıurfa Müzesince 1995'ten beri ortaklaşa yürütülen çalışmalarda, Neolitik döneme ait boyları 3-6 metre, ağırlıkları da 40-60 ton olan, yabani hayvan figürlü "T" biçimli dikili taşlar bulundu.
12 BİN YIL ÖNCESİNE AİT KALINTILAR
Kazılarda aynı zamanda, 8-30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli dünyanın en eski dini yapı kalıntıları ve yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi çeşitli tarihi eserler de gün yüzüne çıkarıldı.
GÖBEKLİTEPE NASIL BULUNDU?
1980'li yılların sonlarında Şanlıurfalı iki kişi, tepelik bir arazide, topraklarını sürerken bir heykel buldu. Bulunan oymalı taşın tarihi önemi olabileceği şüphesiyle Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'ne teslim edildi. Böylece 12 bin yıllık Göbeklitepe'nin ortaya çıkarılmasını sağlandı.
1990'lı yıllarda Şanlıurfa'da Nevali Cori kazısını yapan Prof. Harald Hauptmann ile onun ekibinden öğrencisi Klaus Schmidt bu kazıdan çıkarılan eserleri teslim etmek için müzeye gittiğinde getirilen heykeli inceledi.
Heykelin çıktığı araziyi de inceledikten sonra yıllar içerisinde kazı çalışmaları başladı. Araştırmalar günümüzde hala devam ediyor.
M.Ö. 10 bin yıl önce inşa edilen Göbeklitepe, insanların avcılıkla uğraştığı yerleşik hayata henüz geçilmediği bir dönemde inşa edildi.
Tarihi bilgilere göre böyle bir yapının inşa edilebilmesi için ilk önce insanların barınak yapmayı öğrenmesi, ardından tarımla uğraşmaya başlayarak yerleşik hayata geçmesi gerekiyordu. Yerleşik hayata geçmemiş ilkel avcı toplumlarında inancın yerinin olmadığı düşünülüyordu. Fakat Göbeklitepe, bu ezberi bozdu.
Yapılan araştırmalarla henüz yerleşik hayata geçmeyen insanların ileri düzeyde mühendislik zekâsına sahip olduğu ve heykelleri işleyebilecek nitelikle bir estetik anlayışı olduğu anlaşıldı.
"Medeniyetin doğduğu yer " olarak adlandırılan Göbeklitepe'nin inşa sürecinde kullanılabilecek alet ve edevatın olmadığı bir dönemde inşasına dair gizemini koruyor. Yapıyı oluşturan taşların taşınabilmesi için çok sayıda insanın ve yük hayvanının gücünden yararlanıldığı düşünülüyor.