Günümüzden tam 12.000 yıl önce inşa edilen Göbeklitepe, mitolojiye göre, Âdem ile Havva'nın cennetten kovulduktan sonra buluştukları yerdir. Cilalı Taş Devri'nde kurulan ve insanlık tarihinin yeniden yazılmasını sağlayacak bilgileri barındıran Göbeklitepe, dünyanın en büyük arkeolojik keşfi olarak kabul ediliyor. Kazıların ise 80 yıl daha sürmesi bekleniyor. Göbeklitepe'nın gerçek anlamda önemi, Şanlıurfa Örencik köyünden Savak Yıldız'ın, tarlasını sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götürmesiyle ortaya çıktı. Tarlasından çıkan taşı, tarihi degeri olabileceği şüphesiyle müzeye götüren Yıldız, dünyadaki arkeolojik bilgileri yerle bir eden 12 bin yıllık Göbeklitepe Tapınagı'nın ortaya çıkarılmasını sağlamış oldu. 2007'den itibaren Klaus Schmıdt başkanlığında yürütülen 5 bin metrekarelik alanda yapılan çalışmalarda, 20 adet tapınma amaçlı alan keşfedilirken, bunlardan şimdiye kadar 6 tanesi gün yüzüne çıkarıldı Göbeklitepe, Harran Ovası'na hâkim konumuyla bugüne kadar çok az bölümü kazılmış olmasına rağmen avcı-toplayıcı yaşam biçimimden dini mekânların biçimlenmesi, tapınak mimarisinin ve sanatın doğusu, tarım ve hayvancılığa geçiş sürecini anlamamıza katkılar sağlayan benzersiz bir tarih öncesi yerleşimi özelliği taşıyor. Arkeologlar boyları 3 ila 6 metre arasında değişen T biçimindeki sütunların, stilize edilmiş insan tasvirleri olduğunu düşünüyorlar. Bunun sebebi ise T biçimindeki sütunlarda görülen kol ve el tasvirleri. Ayrıca bu sütunlar üzerine işlenmiş hayvan tasvirleri ve soyut semboller var. Stilize edilmiş insanları tasvir eden T biçimindeki sütunların ağırlıkları 40 ila 60 ton arasında değişiyor. İlkel el aletlerinden başka bir aletin olmadığı bu dönemde sütunların nasıl taşındığı ve dikildiği arkeologlar tarafından henüz çözülemedi. Boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, turna ve yaban ördekleri en sık görülen hayvan tasvirlerinden. Taşlar üzerine kazılan hayvan tasvirlerinin yanında üç boyutlu kabartma şeklinde yapılan başka tasvirler de bulundu. Bunlardan en önemlisi, T biçimindeki sütunun yan tarafından aşağı doğru iner biçimde tasvir edilen aslan kabartması. Bölgede yapılan araştırmalar ve elde edilen bulgular doğrultusunda önemli kültür bitkisi olan buğdayın atasının, ilk olarak Göbeklitepe eteklerinde yetiştiği ortaya çıkardı. Arkeologları şaşırtan konulardan biri ise Göbekitepe'nin günümüze kadar mükemmel olarak korunarak kalması. Yapılış yılından yaklaşık bin yıl sonra, onlarca ton toprak ve çakmaktaşları ile tamamıyla gömüldüğü bilinen Göbeklitepe'nin niye gömüldüğü de bilinmeyenler arasında. İnsanlığın avcı toplayıcı döneminde yerleşim ve tarım kavramlarından çok uzak olduğu 12.000 yıl öncesinde bu yapıların nasıl tasarlandığı sorusu da henüz cevaplanmadı. Dünyanın en eski ''tapınak merkezi'' olduğu belirtilen Göbeklitepe, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alındı. Göbeklitepe, insanların yerleşik hayata geçip kendisi için konut yapmadan, hayvanları evcilleştirmeden ve tarımsal üretime başlamadan önce dinî ihtiyaçlarını karşılamak için tapınak yaptığının bir göstergesidir. Hayatını avcı-toplayıcı olarak sağlamaya çalışan, din ve soyut düşünceden yoksun olduğu düşünülen, çanak-çömlek yapmasını bile bilmeyen, tarımı ve yerleşik hayatı keşfetmemiş insanların yoğun ve zengin bir sembolik anlatıma sahip tapınaklar yapması, bilim adamlarını derinden etkiledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı, 'tarihin sıfır noktası' olarak nitelendirilen Şanlıurfa yakınlarındaki Göbeklitepe'de, İngiltere'deki ünlü 'Stonehenge Tapınağı' modelinin bir benzerini uygulayacak. Dünyanın en eski tapınağı olan Göbeklitepe'de, Stonehenge'de olduğu gibi milyonlarca ziyaretçinin belli bir noktaya kadar ring araçlarıyla gideceği, daha sonra yürüyerek tarihi alanın etrafını gezebileceği sistem kurulacak.