Dünyanın en iyi 10 uzun mesafe yürüyüş rotasından biri' olarak kabul edilen 540 kilometrelik Likya Yolu, eşsiz doğal güzelliklerin yanı sıra çok sayıda antik kentten de geçerek, ziyaretçilerine doğa ve tarih dolu bir atmosfer sunuyor. Ölüdeniz manzarasıyla başlayan tarihi yol, doğa harikaları arasında zaman tünelinden geçiyormuş hissi uyandırıyor. Ünü tüm dünyaya yayılmış Kelebekler Vadisi'nde konaklayan, ardından Kabak, Cennet ve Korsan koylarını izleyen gezginler, Seydikemer ilçesi sınırlarında bulunan, Likya bölgesinin dini başkenti olarak da anılan ve UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Letoon Antik Kenti'ne ulaşıyor. Buradan yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüşle Antalya'nın Kaş ilçesi sınırlarında yer alan Xanthos Antik Kentine geçerek, tarihte uğradığı işgal ve savaşlar nedeniyle 'acıların şehri' olarak bilinen yerleşkeyi inceleme fırsatı bulan gezginler, hem Hristiyanlık öncesi hem de sonrası mimari eserleri yakından görme fırsatı buluyor. Yürüyüş boyunca Sdyma, Pyndai, Phellos, Apelia, Theimussa, İdyros, Antiphellos, Apollonia, Simena gibi bölgede kurulan binlerce yıllık şehirleri görme fırsatı bulan gezginler, Xanthos'tan yaptıkları 4 saatlik bir yolculuk sonunda Likya bölgesinin başkenti Patara'ya ulaşıyor. Likya demokrasisinin simgesi olan ve Helenistik dönemde inşa edilen Likya Meclis Binası'na ev sahipliği yapan kent, bugüne ulaşan tiyatrosu ve caddeleriyle ziyaretçilerine antik dönemin tüm ihtişamını yansıtıyor. Ziyaretçiler, Patara'dan doğayla içi içe bir yolculukla Likya dilindeki kitabe ve sikkelerde o dönem adının Habessos olduğu bilinen Kaş'a ulaşıyor. Dünyanın en iyi plajları arasında gösterilen Kaputaş, Apollania (Kılıçlı), Aperlai ve bir bölümü sular altında kalan Kekova gibi tarihi alanlardan geçen gezginler, Demre'deki Myra Antik Kenti'ne varıyor. Kentte yer alan, dönemin önemli limanlarından Andriake (Çayağzı) Limanı'nı inceleme fırsatı da bulan yürüyüşseverler, Myra Antik Kenti'nin 11 bin 500 kişilik kapasitesiyle bölgenin en büyüğü olma özelliğine sahip tiyatrosunun hemen yakınında yer alan eşsiz kaya mezarlarını görebiliyor. İhtiyaç sahipleri ve özellikle çocuklara yardımlarıyla tanınan, Noel Baba olarak da bilinen Aziz Nikolaos'un yaşadığı şehir olarak bilinen Myra'da, aziz adına Bizans döneminde inşa edilen kilise de ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Myra'dan yola çıkan gezginler Olympos'a ulaşıyor. Romalı kumandan Servilius Isauricus'un bölgeyi ele geçirdiği döneme kadar 'korsan yatağı' olarak bilinen Likya'nın önemli liman kentlerinden biri olan Olympos'ta, Helenistik, Roma ve Bizans dönemi kalıntılarını yakından inceleme fırsatı bulan gezginler, şehrin birkaç kilometre güneybatısındaki Çakaltepe'nin güney yamacında sürekli alev çıkan Yanartaş'ı görme imkanı da buluyor. Olympos'un ardından, Fethiye'den başladıkları ve yaklaşık bir ay süren yolculuğun ardından gezginler, Likya bölgesinin doğu sınırında yer alan, antik dönemde ticari liman şehri olmasıyla bilinen kente ulaşıyor. Gezginlerin yolcuğu, Hisarçandır Mahallesi çıkışı-Antalya girişinde sona eriyor. Likya Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü Başkanı Yıldırım Beyazıt Umurtağ, Likya yolunun dünyada eşi benzeri olmayan güzelliklere sahip olduğunu söyledi. Turizmci ve rehber Mustafa Olgun ise Likya Yolu üzerindeki tarihi kentlerin uygarlığa başkentlik, liman kentliği ve dini başkentlik yaptığını dile getirdi.