Tarihteki ilk derbi: Lahanacılar ve Bamyacılar
Dünyada da ülkemizde de derbi olacağı zaman o şehirde hayat durur. Günler hatta haftalar öncesinden hazırlıklar yapılır. Taraftarlar formalarını giyer, kimisi totemlerle maçı kazanacağını düşünür, kimisi alır çocuğunu, yeşil çimenlerin kokusunu öğretmeye stada götürür. Dostluğu, kardeşliği unutmadan rekabetin en heyecanlısıdır doksan dakika. Tarihin ilk derbisi de Osmanlı'da 'Lahanacılar' ve 'Bamyacılar' arasında yapıldı. Sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 19.11.2018
12:58
Güncelleme Tarihi: 19.11.2018
13:13
TARAFTARLAR HAYRAT YAPTIRDI
Taraftarlar bağlılıklarını yaptırdıkları hayratlarla gösterirlerdi. Örneğin, Çengelköy'deki Sabancı Polis Karakolu'nun önünde, kurnası kaldırımın altında kalmış ve üzeri yeşille boyanıp yazıları silinmiş bir çeşme. Kavas Ağası Ahmet'e ait bir hayratmış.
MEZAR TAŞLARI TAKIM ÜYELERİNİ ANLATIYOR
Sadece hayratlardan değil mezar taşlarından da anlaşılıyor bu iki takımın büyüklüğü. O takımların oyuncularından birinin veya aile fertlerinden birinin de mezar taşının üstüne lahana figürü ya da bamya figürü konulmuş.
TÜRK FUTBOLU SÜMER TÜRKLERİNDE Mİ BAŞLADI?
Bazı kaynaklara göre futbol tarihimiz Sümer Türklerine dayandırılır. Ancak özellikle Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügat-it Türk adlı eseri Türklerin futbolun atası sayılabilecek oyunlarla tanışması ile ilgili önemli bilgiler içeriyor.
"Ünlü Türk düşünürü Kaşgarlı Mahmut'un 25 Ocak 1072 ile 10 Şubat 1074 tarihleri arasında yazdığı ünlü eseri 'Divan-ı Lügat-it Türk 'ün ilk cildinin 323'üncü sayfasında, eski Türk boylarının Orta Asya'da 'Tepük' adıyla andıkları bir ayak topu oyunu oynadıklarından bahsedilir.
TÜRKLERİN FUTBOLU ‘TEPÜK’
Türklerin 'Tepük' oynarlarken kullandıkları toplar, ilk dönemlerde oval kalıplara dökülen kurşun kitlesinin üzerine keçi kılı veya keçe sarılmak suretiyle yapıldığı; zamanla bunların değişime uğradığı ve daha yumuşak cisimlerden yapılmış topların tercih edildiği, bunun için de içi hava ile doldurulmuş ve yuvarlanmış kuzu tulumlarının kullanıldığı yine aynı eserden öğrenilir. Eski Türklerin 'Tepük' oyununu, belirli aralıklarla karşılıklı dikilmiş mızrakların arasından topu, ayakla vurmak suretiyle geçirerek sayı kazanmak esasına göre oynadıkları bilinmektedir.
Türklerin Orta Asya'dan göçleriyle birlikte, tepük oyunu unutulmuş; tepük'ün günümüzdeki görünümü olan batı kökenli futbolla tanışma da ise 1869 yılında basılan bir kitap önemli dönüm noktası olmuştur. Sultan Abdülaziz zamanında Paris'e gönderilen gençler 1869 yılında orijinali Fransızca olan "Ordu ve Mekteblerde Futbol " isimli kitabı basarak yıllar sonra ülkenin en önemli ortak paylaşım zeminlerinden biri olacak futbolla Osmanlı Devleti'ni tanıştırmışlardı.
FUTBOL ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE YAYGINLAŞTI
Futbolun bir oyun olarak yaygınlaşması ise Abdülhamid döneminde gerçekleşmişti. İkinci Abdülhamit döneminde tüm dernek faaliyetleri padişahın baskısı altındaydı. Özellikle gençlerin bir araya gelerek dernek faaliyetlerinde bulunmaları yasaktı. Buna spor etkinlikleri adı altında kurulan dernekler de dâhildi. Bu türden dernek faaliyetleri yalnız yabancı uyruklular için serbestti. Dolayısıyla Türkiye tarihinde futbolu ilk oynayanlar İngilizler, Rumlar, Ermenler ve İtalyanlar oldu.
İzmir'de ticaretle uğraşan İngiliz Giraud, Whittall ve Charnaud aileleri, boş zamanlarında oynadıkları futbolun, Türkiye'de ilk uygulayıcıları sayılırlar. İlk futbol maçının azınlıklar arasında 1875'te Selanik'te oynandığı, ilk futbol kulübünün de İzmir'de 1894 yılında İngilizler tarafından kurulduğu ve adının "Football Club Smyrna" olduğu bilinir.