Tiyatromuzda iz bırakan unutulmaz 11 oyun
Öteki sanatlarımız arasında tarihi en yeni olanlardan biri de tiyatrodur. Hayatı merkeze alarak insana yönelen bir sanat dalı olan tiyatroların ülkemizde sahnelenen bazı oyunları ilk temsilinden itibaren büyük yankı uyandırdı. Bunlardan biri olan ilk epik tiyatro oyunumuz Keşanlı Ali Destanı'nın 493 kez sahnelendiğini biliyor muydunuz? İşte sizler için tiyatromuzda iz bırakan 11 oyunu derledik.
Giriş Tarihi: 27.03.2019
09:27
Güncelleme Tarihi: 27.03.2019
12:58
Yazan: Peter Shaffer
Karakterinin oturmaya başladığı hassas bir dönemde, farklı toplumsal görüşlere sahip anne ve babasının arasında kalıp aynı zamanda altı atın gözünü kör eden İngiliz genci Alan Strang'in ve onu kurtarmaya çalışan doktoru Martin Dysart'ın hikâyesidir. Yargıç tarafından görevlendirilen Dr. Dysart tıpkı bir dedektif gibi, çözmeye başlar sırrı. Bunu yaparken, anne ve baba arasındaki değer yargıları farklılığının, bir çocuğu yetiştirmekteki önemini sorgular ve bununla da kalmayarak toplumdaki değer yargılarının bir insana neler yaptırabileceğini ve insanların bu baskılar sonucu çevresini ve kendi doğasını nasıl tahrip edebileceğini gösterir. İlk kez 1973 yılında Londra'da sahnelenen oyun ülkemizde de 1974 yılında seyircisiyle buluştu.
BİR DELİNİN HATIRA DEFTERİ
Yazan: Nikolay Vasilyeviç Gogol
Gogol'un ünlü eseri Bir Delinin Hatıra Defteri'nde Memur İvanoviç'in patronun kızına aşıktır. Patronu kızını generallerle evlendirme düşüncesindeyken zaten yaşantısından memnun olmayan İvanoviç delirir ve gittikçe daha da kötüye gider, işte bu sırada kendini yeni İspanya kralı olduğuna inandırır. Kitabın tarzı, adaletsiz dünyanın bir delinin bakış açısından gösterilmesidir.
İlk kez Genco Erkal'ın, 1965 yılında Ankara Sanat Tiyatrosu'nda sahnelediği, daha sonra 1969 ve 1992 yıllarında değişik yorumlarla iki kez daha yönetip oynadığı oyun, aynı zamanda Türkiye'de oynanan ilk tek kişilik oyundur.
Yazan: Ahmet Kutsi Tecer
Devlet Tiyatroları'nın ilk sahnesi olan Ankara'daki Küçük Tiyatro'nun açılış oyunu olma özelliğini taşıyor. Köşebaşı uzun yıllar aralıklarla da olsa Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatroları'nda sergilendi. Eser, Rüstempaşa semtinde, içinden yol geçirileceği için bazı evlerinin yıkılması gündeme gelen bir mahalle, bu mahallenin değişim sürecindeki insanları, eski değerlerin temsilcileri, karşısında yenilikçiler ve iki tarafın da eleştirildiği tartışmaları konu alıyor.
Yazan: Anton Çehov
Çehov'un 1896'da kaleme aldığı bu eser, Anton Çehov'un yazdığı 4 büyük tiyatro eserinden ilkiydi. Günümüz insanının, şöhret merakı, yalnızlığı, yüzeyselliği, cahilliği, eylemsizliği, tembelliği, yaşlılığa ve ölüme duyduğu korkusu, güce olan tapınması gibi duyguları ile yakından ilgili olması sebebiyle, 21. yüzyılda da geçerliliğini koruyor.
Çehov, Martı'da bir çiftlikte bulunan orta ve aydın tabakaya mensup insanların yaşayış tarzını anlatmaktadır. Sakin bir akşamüstünde Sorin Çiftliği'nde başlar oyun. Çiftliğin hemen yanı başındaki göl ve martılar önemlidir kurguda. Martı, 1962-63 sezonunda ilk kez Kent Oyuncuları'nın (Yıldız Kenter ve Müşfik Kenter) performansıyla seyircisine ulaştı, adeta onlarla özdeşleşti. Yıllar içerisinde tekrar sahnelendi. Birçok özel, devlet tiyatrosu tarafından sahnelendi.
Yazan: Necip Fazıl Kısakürek
1948'den 1960 yılına kadar geçen sürede tiyatro eseri kaleme almayan Necip Fazıl, 1960 ihtilaliyle girdiği hapiste, üç piyes yazdı: Ahşap Konak, Kumandan ve Reis Bey.
Piyesin ana karakteri Reis Bey, bir ağır ceza reisidir. Ömrü otel odalarında geçmiş, yapyalnız ve tuhaf bir adam. Taş kalpli bir kanun tatbikçisi… Onun nazarında merhamet, idamlık bir suçtur ve cemiyette bir ferdi korumak için bin kişiye idam gömleği giydirmekten kaçınmamalıdır.
Günün birinde, annesini öldürdüğü iddiasıyla huzuruna çıkarılan bir gencin idamına karar verir. Artık olaylar çok farklı gelişecek ve Reis Bey'in buz gibi iç dünyası müthiş bir sarsıntıyla yerle bir olacaktı.