Türkiye ve Rusya Ayvazovski’nin tablolarında buluştu
Cumhurbaşkanlığının himayesinde St. Petersburg'ta gerçekleştirilen "Ayvazovski'nin İstanbul'u" performansında sanatçının 500'e yakın eseri müzik eşliğinde gösterime sunuldu.
Giriş Tarihi: 13.04.2018
18:18
Güncelleme Tarihi: 23.02.2020
13:27
ONU DÜNYADA EN FAZLA ETKİLEYEN ŞEHİR İSTANBUL OLMUŞTUR
1892'de Batı resim sanatının iki önemli merkezi, İngiltere ve Hollanda 'yı ziyaret etmiş ve bu ülkelerdeki deniz resmi geleneğini incelemiştir, kendisi de deniz konusu üzerine çalışmıştır. Aynı yılın Paris sergisine katılan tek Rus sanatçı olarak, sanat çevrelerinden büyük övgüler almıştır. Paris'e yerleşip Fransız vatandaşlığına geçeceği dedikoduları üzerine, 1844 yılında St.Petersburg'a geri dönmüştür. Burada büyük bir coşkuyla karşılanmıştır.
Bu süreçte, donanma ile ilişkileri resmiyet kazanmış ve Rusya'da denizciliğin tarihine ve genel olarak donanmaya adanmış bir seri resim yapmakla görevlendirilmiştir. İngiltere'den İtalya'ya, Hollanda'dan Portekiz 'e Avrupa'nın pek çok ülkesini, Mısır 'ı (1869) ve ABD 'yi gezmiş, buralardan çeşitli birikimler edinmiş ve ününü dünyanın her köşesine yaymıştır. Ama onu dünyada en fazla etkileyen şehir İstanbul olmuştur.
Aivazovsky, 1845 yılında, Grandük Konstantin Nikolaievich ile birlikte Anadolu , Ege Adaları ve Doğu Akdeniz 'e yapılan bir geziye katılmıştır. Gezinin durakları arasında İstanbul ve Truva da vardır. Geziden hemen sonra 1846 'da Feodosiya'da düzenlediği sergi ile ilgili belgelerden birinde şu satırlar yer almaktadır: "Üç küçük manzaradan en çok Truva'yı beğendim. Onda bir tür hüzünlü şiirsellik var ki herşeyden önce bunu ifade etmek istiyorum."
İstanbul'a ilk ziyaretini içeren bu gezinin ardından, 1846'da Karadeniz donanmasıyla bazı manevralara katılmıştır. Bu dönemde doğduğu şehir olan Feodosiya'ya yerleşmiştir.
Sanatçı doğduğu şehre hayatı boyunca bağlı kalmış ve sarayla olan bağlantılarını da kullanarak Feodosiya'ya bir liman, tren yolu ve arkeoloji müzesi gibi çok sayıda katkıda bulunmuştur. Şehrin merkezi kişiliği ve adeta gayrı-resmi yöneticisi olmuştur. Bu arada St. Petersburg ve sarayla ilişkilerini hiçbir zaman koparmamış, hatta imparatorluk ailesini kendi evinde ağırlamıştır.