Türkiye'nin tarihine tanıklık eden saat kuleleri
Randevular saat kuleleri altında verilir ve burada beklenilir. Yön, adres tarifleri saat kulesine göre yapılır, hatıra fotoğrafları onun önünde çekilir, namaz saatine ne kadar zaman kaldığı görülür... Osmanlı Devleti'nde saat kuleleri, ilk olarak 16. yüzyılda Balkan topraklarında inşa edildi ve II. Abdülhamid devrinde yaygınlaştı. Birbirinden farklı mimarileri ile ülkemizdeki 10 saat kulesini sizlerle buluşturuyoruz.
Giriş Tarihi: 04.09.2019
15:38
Güncelleme Tarihi: 13.11.2021
14:08
Bursa'da Tophane Parkı içinde yer alan saat kulesi, ilk olarak Sultan Abdülaziz döneminde yaptırılmış ancak 1900'lü yıllarda bilinmeyen bir tarihte yıkılmıştır. 2 Ağustos 1904'te yapımına tekrar başlanmış olan saat kulesi, 31 Ağustos 1905'te tamamlanarak II. Abdülhamid'in tahta çıkışı şerefine, 31 Ağustos 1906 günü Vali Reşit Mümtaz Paşa tarafından törenle hizmete sokulmuştur.
İzmit, Kemalpaşa mahallesinde Kasr-ı Hümayun ile Atatürk Heykeli arasında yer alan, kentin karakteristik saat kulesini İzmit Mutasarrıfı Musa Kazım Bey tarafından, Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıl dönümü nedeniyle 1902 yılında Neoklasik üslupta yaptırılmıştır. Ayrıca saat kulesinin üç tarafında bulunan sebillerin alınlığında ve kapısının üzerinde kitabeler bulunmaktadır. Seyir balkonu altında çeşitli Osmanlı Devleti figürleri bulunmaktadır.
Ayrıca kulenin orta kattaki çember şeklindeki kartuşunda II. Abdülhamid'in tuğrası bulunmaktadır.
Hükümet Konağı'nın hemen yanında, köprünün kuzey başında bulunan Saat Kulesi ilk kez 1865 yılında Amasya Valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1940 yılında yeni köprünün inşası sırasında hasar gördüğü için yıktırılmış, 2002 yılında yeniden inşa edilmiştir. Zamanı göstermesinin yanı sıra saat kulesinin Amasyalılar için ayrı bir anlamı vardır. Kulenin kuşaktan kuşağa bir kıssa gibi anlatılan hikayesi şöyledir:
Anadolu'nun işgali sırasında Merzifon'a yerleşen İngiliz birlikleri Amasya'da karışıklıklar çıkartmak ve halkı tahrik etmek için bir takım kışkırtma eylemlerine girişmişlerdir. Merzifon'dan gelen iki İngiliz subayı Mondros Mütarekesi'nin 4. maddesini gerekçe göstererek Amasya cezaevindeki bütün mahkûmların serbest bırakılmasını isterler. Ancak başta Mutasarrıf Sırrı Bey olmak üzere hapishane müdürü ve komiser İsmail Efendi İngilizlerin isteklerine boyun eğmez ve İngilizlerden Amasya'yı hemen terk etmeleri istenir. Bu isteği yerine getirmekten başka çare bulamayan İngilizler Amasya'yı terk ederler. Ancak ertesi gün başlarında İngiliz temsilcisi Solter'le birlikte tekrar Amasya'ya gelirler. Bu defa geliş sebepleri farklıdır: Mutasarrıf Sırrı Bey'i tutuklamak. Bu arada bir grup İngiliz askeri, saat kulesinin kapısını kırarak içeri girer ve kulenin tepesinden Türk Bayrağını indirip, İngiliz bayrağını çekerler. Bu olay Amasya'da büyük bir tepkiye yol açar. Meydana toplanan kalabalık tam isyanın eşiğindeyken şehrin ileri gelenlerinden Müftü Hacı Tevfik Efendi, Kadı Ali Himmet Efendi, Hoca Bahaeddin Efendi ve Vaiz Abdurrahman Kâmil Efendiler meydana yetişerek halkı sakinleştirirler. Şehir halkı, Amasya'da kargaşa çıkarmak isteyen İngilizlerin bu oyununa gelmekten kurtulmuştur ama hepsi çok üzüntülüdür. Gözyaşlarını tutamayan Kadı Ali Himmet Efendi'nin üzüntü ve öfkeyle "Allah büyüktür, bizim gibi asil bir milletin memleketinde yabancı bayrağı dalgalanamaz." diye sesini yükselttiği sırada hiç beklenmeyecek bir uğultu yükselir. Aniden çıkan fırtına herkesin korkuyla yere yığılmasına neden olur. Kısa süren bu fırtına, saat kulesinin tepesinde dalgalanan İngiltere bayrağını param parça ederek savurup atmıştır. Ayağa kalktığında olan biteni gören Amasya halkını büyük bir mutluluk sarmıştır. Gördükleri bu inanılmaz olay karşısında korkan İngiliz askerleri geri çekilerek Hükümet Konağı'na zorlukla sığınırlar. Halk ise kuleden indirilen Türk bayrağını besmele ve tekbir sesleriyle tekrar yerine çeker.
Antalya Saat Kulesi'nin kim tarafından ve ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. II. Abdülhamid, tahta çıkışının 25. sene-i devriyesinde valilere saat kulesi yapımıyla ilgili gönderdiği ferman ile Anadolu'da saat kulesi inşaatları hız kazanmış ve yaygınlaşmıştır. Saat kulesi, 1942 yılına kadar bir kubbe ile örtülüydü. O yıl meydana gelen bir fırtınada bu kubbe zarar gördüğünden 1945 yılında yerine, burç mazgallarını andıran bir üst kısım ilave edildi.
İzmir'in sembolü olan İzmir Saat Kulesi, Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıl dönümü kutlamaları dahilinde 1901 yılında inşa edilmiştir. İzmir Valisi Kıbrıslı Kâmil Paşa, oğlu Bahriye Mirlivası Said Paşa ve Belediye Reisi Eşref Paşa'dan oluşan bir komisyon tarafından yaptırılmıştır. 25 metre yüksekliğinde, dört katlı ve sekizgen planlıdır. Yapıda kullanılan Kuzey Afrika'ya özgü sütun başlıkları, at nalı kemerler ve yapının cephelerinin hiç boşluk bırakılmayacak şekilde doldurulması, kökeni Kuzey Afrika ve Endülüs'teki yapılarda bulunabilecek olan bir mimari anlayışa sahip olduğunu gösteren oryantalist üsluba işaret eder.
Kulenin saati Alman İmparatoru 2. Wilhelm tarafından hediye edilmiştir. Mimarlığını İzmirli mimar olan Fransız asıllı Raymond Charles Pere'nin üstlendiği saat kulesinin inşaatında kullanılan yeşil ve kırmızı mozaikler Efes'ten, esas bünyeyi oluşturan taşlar ise Sarayköy'den getirilmiştir.
Pere'nin, Saat Kulesi ile ayni tarihte inşa ettiği ve sultanın 25. yılını simgelemesi sebebiyle 25 musluklu olarak tasarladığı sekizgen havuz ne yazık ki, bünyesinde bulunduğu İzmir Sarı Kışla ile birlikte günümüze ulaşamamıştır.