Arama
Ülkemizdeki başarılı insanların gittiği okullar
Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır. Fikir, sanat ve siyaset dünyasında gördükleri bu eğitimle Türk tarihine damga vuran kişileri hangi okullardan mezun olduklarını ve gördüğü eğitimleri siz Fikriyat okurları için derledik.
Türk Einstein'i olarak tanınan Oktay Sinanoğlu, 1935 yılında doğdu. 1953'de TED Yenişehir Lisesi'ni burslu olarak okuyarak birincilikle bitirdi. Okulun bursuyla kimya mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956'da ABD Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi. Bir sonraki yıl, MIT'de 8 ayda birincilikle bitirerek yüksek lisansını tamamladı ve yüksek kimya mühendisi oldu. Sloan Ödülü'nü kazandı. Doçentlik tezini tamamlamasının ardından Berkeley'de kuramsal kimya alanında doktorasını tamamladı.
26 yaşındayken atom ve moleküllerin çok elektronlu kuramı ile doçent oldu. 50 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını çözerek bilim dünyasına kazandırdı ve profesör unvanını aldı.
Bu unvan ile modern üniversite tarihinin ve Yale Üniversitesi tarihinin en genç profesörü oldu. 1964'te ODTÜ'ye danışman profesör oldu. Yale Üniversitesinde ikinci bir kürsüye daha profesör olarak atandı.
Dünyada yeni kurulmaya başlayan Moleküler Biyoloji dalının ilk birkaç profesöründen biri oldu. Amerikan Ulusal bilimler akademisine Üye olarak seçildi. Buraya seçilen ilk ve tek Türk oldu.
Bitlis'te 24 Ocak 1924 yılında dünyaya gelen Fuat Sezgin, Erzurum'da ortaokulu ve liseyi bitirip 1943'te İstanbul'a geldi. İstanbul Üniversitesi Şarkiyat Araştırmaları Enstitüsü'nde alanında en tanınmış uzmanlardan Alman şarkiyatçı Helmut Ritter'in öğrencisi olan Sezgin, Ritter'in tavsiyesi üzerine İslam bilimlerine yöneldi. Helmut Ritter'in tavsiyesiyle Arapça öğrenmeye yönelen Fuat Sezgin, 6 ay içinde Arapçayı öğrendi. Sezgin, 1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı. 1954 yılında Buhari'nin Kaynakları konulu doktora teziyle doçent oldu.
Sezgin, Türkiye'de 1960'ta askeri darbenin iktidara getirdiği hükümet tarafından hazırlanan ve 147 akademisyenin üniversitelerden men edildiği listede kendi adının da bulunması üzerine Türkiye'den ayrılarak Frankfurt Üniversitesi'nde çalışmalarına devam etti.
Cabir İbn Hayyan konusunda 1965'te yazdığı ikinci doktora tezini Frankfurt Üniversitesi Institut für Geschichte der Naturwissenschaften'a sundu ve bir yıl sonra profesör unvanını kazandı. Johann Wolfgang Goethe Üniversitesine bağlı olan Arap-İslam Bilim Tarihi Enstitüsünü kurdu.
Yaptığı çalışmalarla ezberleri bozarak dünyada çığır açan bir isim olan Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihine yaptığı katkılarla, adını tarihe altın harflerle yazdırdı.
Dünya bilim tarihi alanında doktorasını tamamlayan ilk kişi olan Aydın Sayılı, 2 Mayıs 1913'te İstanbul'da dünyaya geldi. Babasının görevi nedeniyle farklı şehirlerde okumak zorunda kalan Sayılı, İlköğrenimini İstanbul'da ortaöğrenimini de Ankara'da tamamladı.
Milli Eğitim Bakanlığının açmış olduğu yurtdışına öğrenci gönderme sınavında dereceye giren Aydın Sayılı, Harvard Üniversitesi'nde Bilim Tarihi okumaya hak kazanarak ABD'ye gitti. Burada 1642 yılında doktora derecesi aldı. Bu dünyada Bilim Tarihi konusunda alınan ilk doktora derecesidir. 1943'te Türkiye'ye geri dönüş yaparak Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde, Felsefe Bölümünde görev yapmaya başladı. 1946 yılında Felsefe Bölümü'nde, Bilim Tarihi Doçenti olarak atandı. 1952 yılında aynı bölümde Bilim Tarihi Profesörü oldu. 1958 yılında Ordinaryüs Profesör unvanını aldı. 1974 yılında Felsefe Bölümü Başkanlığına seçildi ve emekli oluncaya kadar bu görevini de başarılı bir şekilde sürdürmüştür.
Aydın Sayılı'nın pek çok görüşü dünya çapında dikkat çekti. Bunlardan birisi de İslam dünyasının namaz saatlerini düzgün ve hatasız belirleyebilmek için astronomiye ihtiyaç duymalarını göz önünde bulundurarak, ilk gözlem evlerinin Müslümanlar tarafından ortaya çıkarıldığı yönündeki görüşüdür. Aydın Sayılı bu görüşünü ispatlayabilmek için İslam devletlerindeki var olan ve günümüze kadar gelememiş olan pek çok gözlem evi ile ilgili çalışmalar yaptı.
Elde ettiği dünya çapında başarılardan dolayı, 5 TL banknotlarının arka yüzünde, Aydın Sayılı'nın bir portresi yer alır.
İstanbul'da 1882 yılında dünyaya gelen Kazım Karabekir, babasının görevi nedeniyle ilköğrenimi İstanbul, Van, Harput ve Mekke'de gibi pek çok şehirde tamamladı. 1896'da İstanbul Fatih Askeri Rüştiyesi'ni, 1899'da Kuleli Askeri İdadisi'ni bitirdi. 1902'de Harbiye Mektebi'ni ve 1905'te de Erkan-ı Harbiye Mektebi'ni bitirerek yüzbaşı rütbesiyle orduya katıldı. I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı'nın kazandoğı en büyük savaş olan Kut-ül Amare'de 18. Kolordu komutanlığına görevini yerine getirdi.
Cumhuriyet tarihinin önemli komutan ve siyasetçilerinden olan Kazım Karabekir, 26 Ocak 1948'de Ankara'da vefat etti.
Çöl Kaplanı lakabıyla anılan Fahrettin Paşa, Medine'yi çekirge yiyerek müdafaa etti ve kutsal emanetleri İstanbul'a getirerek İngilizlerin eline düşmesinden kurtardı.
Rusçukta doğan Ömer Fahrettin Paşa, 93 Harbi'nden sonra ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi.
Ömer Fahreddin 1888'de Harp Okulu'nu, 1891'- de Erkan-ı Harbiye'yi bitirdi ve kurmay yüzbaşı olarak orduya katıldı.
Bu sırada İngilizlerle anlaşan Mekke Şerifi Hüseyin'in isyana hazırlandığı haberinin alınması üzerine Fahreddin Paşa Dördüncü Ordu kumandanı Cemal Paşa tarafından 28 Mayıs 1916'da Medine'ye gönderildi. Medine'nin isyancıların eline geçmeye başlamasıyla Medine'nin boşaltılması talebeni Fahreddin Paşa 'Peygamberin kabrinin bulunduğu Medine'deki Türk Bayrağını kendi elimle indiremem' diyerek kabul etmedi. Herhangi bir yağma ihtimaline karşı da tedbir olarak, Medine'deki 30 parça Kutsal Emaneti 2000 askerin koruması altında İstanbul'a gönderdi.
Etrafı çevrilmeye başlansa da şehri savunmaya devam eden Fahrettin Paşa, 1918'de Mondros Mütarekesinin imzalanmasıyla teslim ol emrine uymayarak şehri savunmaya devam etti. Osmanlı'nın antlaşmayı imzalamasından sonra 72 gün daha şehri savunmaya devam etti. Fahreddin Paşa yiyecek, ilaç ve cephanenin bitmesinden sonra kendi askerlerinin de ısrarıyla 13 Ocak 1919'da teslim oldu. İngilizler tarafından Türk Kaplanı ismi verilen Fahreddin Paşa, 1948 yılında vefat etti.