Vahdetin temsili lalenin edebiyatımızdaki yansımaları
Türkler tarafından asıl vatanı Orta Asya'nın Pamir Dağları'ndan Anadolu'ya getirilen ve buradan dünyaya yayılan lale, kentlerin simgesi ve baharın müjdecisi olarak adına festivaller düzenlenen nadir çiçeklerden biri… Edebiyatta ilk olarak Mevlana'nın şiirleriyle varlığını gösteren lale, klasik edebiyatımızda on altıncı yüzyıla kadar yabani ve taşralı bir çiçek olarak değerlendirildi. Özellikle Lale Devri'nden sonra şairlerin vazgeçemediği temalardan biri oldu. Vahdetin temsili lalenin edebiyatımızdaki yansımalarını derledik.
Giriş Tarihi: 21.05.2020
06:57
Güncelleme Tarihi: 31.05.2024
17:32
Lale, edebiyatta zengin bir dünya ifade eder
🔷 Lale, edebiyatta zengin bir dünya ifade eder ki Fatih Sultan Mehmed'in kendisi, lale üzerine şiirler yazarak bu geleneği başlatanlardan biridir. Onun devrinde Necati Bey'in 'Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler...' diye başlayan meşhur şiiri, neredeyse bütün şairler tarafından taklit edilmiş, nazireleri söylenmiş ve 'Bundan daha güzeli nasıl söylenebilir?' şeklinde birbirine benzeyen ve devam eden asırlarda, birbirini aşmak isteyen şairlerin hedefi haline gelmiştir.
🔷 Her şair, her sene yetiştirilen laleye farklı bir isim verirdi. Bunlar arasında Gönül Yarası veya Tir-i Müjgan gibi isimler vardır. Tir-i Müjgan kirpik oku manasındadır. Gönül Yarası adını taşıyan bir lalenin kırmızılığının kalbi ve koyulaşmış bir yarayı düşündürdüğünü anlayabiliriz.
LALE YÜZLERCE YILLIK KÜLTÜRÜMÜZDE NASIL YER ALDI?
Zamanla yeni türleri yetiştirildi
🔷 Zamanla yeni türleri yetiştirilerek şehirli olan lâle, çiçek meclisinin başlıca konukları arasına kabul edilir. Gülle rekabet edememiş gibi görünse de, Baki'nin lâle redifli gazelinde tâcına jâlelerden mücevher takarak çemenliğin sultanı olur.
Jâleden takınur tâcını gevher lâle Şâh olupdur çemen iklîmine benzer lâle
Bâkî
Şeyhülislâm Esad Dîvânı'ndaki 43 beyitlik kaside, Ahmed Paşa Dîvânı'ndaki terci-i bendin 5. bendi, Melîhî, Zâtî, Bâkî, Muhibbî, Sâbit ve Âsâf Dîvânları'ndaki lâle redifli gazeller, şimdiye kadar yapılan çalışmalarda tespit edilen lâle redifli şiirlerdir. Tüm lale isimlerini içeren kasidelerin toplandığı Fâiz Efendi ve Şâkir Bey Mecmuaları da lâle konulu şiirler için zengin birer kaynak oluşturmaktadır.
Türkiye'de en çok sözü edilen türleri
Lâlenin Türkiye'de en çok sözü edilen türleri rûmî lâle, lâle-i Nu'mân, Manisa lâlesi ve Girit lâlesidir.
🔷 Nâbî Dîvânı'nda yer alan, Der Sitâyiş-i Muhassıl-ı Haleb Hacı Ali Ağa başlıklı kaside , Manisa şehrinin güzellikleri ve klasik şiirde sıklıkla bahsedilen Manisa lâlesi ile lâlezârlarının tasvirine dairdir.
O lâlezâr ki yokdur nazîri 'âlemde Hak eylemiş anı hass-ı diyâr-ı Magnîsâ
🔷 Şairler tarafından lâlenin üzerinde durulan önemli özelliklerinden biri kırmızı rengidir. Bu renk daha çok sevgilinin utangaçlığını sembolize etmekte, utangaçlığından dolayı da lâle bağ kenarında "hacîl" durmaktadır:
"Aceb mi bâğ kenarında dursa lâle hacîl Ki lâlezâr-ı cemâlinde hâr u zârındır"
beytinde Ahmed Paşa bu duruma telmihte bulunur.
Türk şiirindeki yolculuğu
🔷 Lâle redifi yle kaleme alınmış başka bir kaside Lâle Devri şairlerinden Şeyhülislam Es'ad Efendi Dîvânı'nda bulunur. Kasîde der Midhat-i Şehriyârî başlıklı manzumenin tamamı 43 beyittir. Yabani bir dağ bitkisiyken, bir kültür çiçeğine dönüşen lâlenin Türk şiirindeki yolculuğunu Arif Nihat Asya'nın Laleler isimli şiiriyle anlatır.
Kokunuz nerde ve siz nerdesiniz Ey hakikatli vatan lâleleri?
Hani yer cenneti Sâdâbâd'ın Ünü bir yurdu tutan lâleleri
Ben ararken sizi gurbet gurbet Açtı mermerde Sinan lâleleri
...
Halk türkülerinde ve halk şiirinde lale
🔷 Lâle kumaş, halı, tahta, deri, sedef ve taş işlerinde önemli bir süsleme unsuru olarak da kullanılmıştır. "Lâle bin altın ise hâle bedavadır" atasözü içinde de yer alan lâle özellikle halk türkülerinde ve halk şiirinde daha çok gül, bülbül, sümbül, bahar gibi kelimelerle birlikte anılmıştır.