Yaşamlarını tek bir kitaba sığdıran yazarlar
Yaşadığı dönemde oldukça üretken olan, sayısız eser veren yazarların yanı sıra bir de yaşadığı hayata tek bir eser sığdıran ve bu tek eserle ismini tüm dünyaya duyuran yazarlarımız da mevcut. Yani her yazar Balzac, Dickens ya da Tolstoy gibi olamıyor. Bazı yazarlara ilham perisi sadece bir kez uğruyor. Tek kitaplık yazarlar ve farklı kitapları olmasına rağmen sadece bir kitabı ile anılan yazarları sizin için derledik…
Giriş Tarihi: 01.03.2018
15:46
Güncelleme Tarihi: 17.01.2019
11:56
ALIKLAR BİRLİĞİ - JOHN KENNEDY TOOLE
Toole, 32 yaşında intihar etti. İntihar ettikten birkaç yıl sonra basılan kitabıyla adını duyurmayı ve yaşatmayı başardı. Üstelik kitap 1981 Pulitzer Edebiyat Ödülünü aldı. Bu ödül yaşamayan birine verilen ilk ödüldü.
Gonçarov'un daha önce yayımlanan birçok yazısı olsa da adını Oblomov ile duyurdu. Dönemin toplumsal yaşantısına ışık tutan eserde, kendi halinde ve aylak bir kişi olan Oblomov'un hikayesi anlatılır.
MARGARET MİTCHELL / RÜZGAR GİBİ GEÇTİ
Hiçbir kitabı 'Rüzgar Gibi Geçti'nin yanına yaklaşamadı.
Güçlü ruhu, çarpıcı güzelliğiyle Scarlett O'Hara, hür ve etkileyici Rhett Butler ve romantik, son derece yakışıklı Ashley Wilkes'ın içinde bulunduğu aşk üçgenine, iç savaş kıyameti eşliğinde tanıklık ediyoruz.
GULİVER'İN SEYAHATLERİ - JONATHAN SWİFT
Swift; hem eleştirmen, hem şair, hem yazar hem de siyasetçi. Fakat yaptığı bu işler onu, yazdığı tek eser Guliver kadar ünlü etmedi. Guliver'in farklı insanların olduğu ülkelere yaptığı ilginç seyahatleri anlatan keyifli roman, her yaştan okuyucu için sevilen bir klasik.
HARRİET BEECHER STOWE / TOM AMCA'NIN KULÜBESİ
Stowe'un Tom Amca'nın Kulübesi'nin dışında 20 romanı daha var, fakat herhangi birinin adını duydunuz mu?
Dünya edebiyatı kalsiklerinden biri olarak kabul edilen Tom Amca'nın Kulübesi, yarattığı duygusal ve politik etkilerle yalnız edebiyata değil, ABD tarihine de damgasını vuran bir roman. İlk kez yayınlandığı 1852 yılında devrimci ve yenilikçi niteliğiyle büyük tepki toplayan, beyazların egemenliğini sürdürdüğü on dokuzuncu yüzyıl Amerika'sının utanç verici kölelik kurumu karşısındaki tutumunu acımasızca, ayrıntılarıyla gözler önüne seren bir başyapıt. Amerika'da köleliğin kaldırılmasında büyük etkisi olduğu söylenen roman, köleliğin korkunçluğunu, insan doğasına aykırılığını, ahlaki ve dini yanlışlığını dile getirir. Nasıl bir yaşam sürerlerse sürsünler, bütün kölelerin ortak noktası şudur; özgürlükleri ve gelecekleri yoktur. Mal olarak alınıp satılan, ailelerinden koparılan insanlardır onlar; kimi çocuklar, bu yazgıdan kurtulmaları için doğar doğmaz öldürülürler. On dokuzuncu yüzyıldaki kölelik koşulları göz önünde bulundurularak okunması gereken romanda, yazar, köleliği beyazların sorunu olarak ele alırken, zencilerin çektiği ıstırap ve sıkıntıları ön planda tutmuş, onlara özellikle Tom Amca başta olmak üzere, ahlaklılık, yumuşaklık ve inançla donatılmış bir insanlık gücü bağışlamıştır.