Yazılı tarihin ufkumuzu açan ilk ürünleri
Dünya, yazının icadıyla kendini medeniyetlerin oluşumuna hazırladı. O tarihten itibaren karanlık çağlar, resim-yazı ikilisiyle aydınlığa yürüdü. Bu süreç, bilimsel çalışmaların yanı sıra 'ilk'lerin de perdesini araladı. Peki, ilk okullar nasıl kurulmuştu? İlk akvaryum, ilk tarihçiler, ilk aşk şarkısı tarihte yerini nasıl belirledi? Mahkeme kararının ilk nüshası bize adalet hakkında neyi vurguladı? Yazılı tarihin ufkumuzu açan 'ilk'lerini sizler için derledik.
Giriş Tarihi: 01.07.2019
16:35
Güncelleme Tarihi: 01.07.2019
18:00
Hatta -nesneleri suskun ve hareketsiz bir bilim olduğundan arkeolojinin çoğunlukla en az üretken olduğu yerde- biz bir dereceye kadar Sümerlerin yüreklerine ve zihinlerine bile girebiliyoruz. Gerçekten de Sümer dini, etiki ve felsefesini gösteren edebi yaratıların yazılı olduğu çok fazla tablete sahibiz. Bütün bunlar, Sümerlerin büyük bir olasılıkla yazı dizgesini icat eden birkaç halktan biri olmalarından değil, aynı zamanda bunu canlı ve etkin bir iletişim aracı olarak da geliştirmelerinden kaynaklanmaktadır.
MÖ 4000'li yılların sonlarına doğru, yaklaşık beş bin yıl önce, Sümerler ekonomik ve yönetimsel ihtiyaçlarının bir sonucu olarak kil üstüne yazı yazma düşüncesine büründüler. İlk girişimleri kaba ve resim yazı biçimindeydi. Bunlar yalnızca en basit yönetim kayıtları için kullanılabiliyordu. İzleyen yüzyıllar içerisinde Sümerli yazmanlar ve öğretmenler giderek yazı dizgilerini öyle değiştirdiler ve biçimlendirdiler ki resim-yazı niteliği tamamen ortadan kalktı ve hayli geleneksel, saf fonetik yazı dizgesine dönüştü.
MÖ 3000 yılın ikinci yarısında Sümer yazı tekniği en karmaşık tarihsel ve edebi yapıtların bile kolaylıkla yazılmasına yetecek esnekliğe erişmişti. MÖ 3000'li yılların sonlarına gelindiğinde Sümerli yazarların o zamana kadar yalnızca sözlü anlatımlarında bulunan edebi yaratıların çoğunu -kil tabletler, prizmalar ve silindirlere- kaydettiklerine kuşku yoktu. Ancak, arkeolojik rastlantılar nedeniyle, aynı döneme ait on binlerce ekonomik ve yönetsel tablet, yüzlerce adak yazıtı bulunmasına karşın, bu çağın edebi belgelerinden henüz pek azı gün ışığına çıkmıştı.
Sümerlerde okul, Sümerlerin uygarlığa yaptığı en önemli katkı olan çivi yazısı dizgesinin icadı ve gelişiminin doğal sonucuydu. İlk yazılı belgeler Uruk adlı bir Sümer kentinde bulundu. Bunlar, çoğu ekonomiyle ilgili ve yönetsel notların resim-yazıyla yazıldığı binlerce küçük kil tableti içerir. Ama içlerinde okuma ve alıştırma yapma amaçlı sözcük listeleri de bulunmaktadır. Bu da MÖ 3000'lerde bazı yazmanların öğretme ve öğrenme üstüne düşünmüş olduklarını gösterir.
İlerleyen yüzyıllardaki ilerleme yavaşlamıştır. Ancak üç bin yılın ortalarından itibaren bütün Sümer'de yazı yazmanın resmen öğretildiği bazı okullar olduğu tahmin ediliyor. Sümerli Nuh Peygamberin memleketi olan kadim Şuruppak kentinde 1902-1903 yıllarında yapılan kazılarda MÖ 2500'lerden kalma çok sayıda "ders kitabı" çıkarıldı.