Yetenekli dehaların tuvallerinden okunan rahatsızlıkları
Pablo Picasso migrenden, Claude Monet ile Vincent Van Gogh katarakttan, Galile şaşı olduğundan, kimisi de miyopluktan, astigmattan şikâyetçiydi. Eserleri bugün servet değerinde olan bu dehaları, sıradan insanlardan ayıran sadece yetenekleri miydi?
Giriş Tarihi: 19.02.2019
19:53
ESER KADAR SANATÇI DA TESPİT KONUSU
Ressamlar sadece resimdeki modelin ızdırabını ya da hastalığını yakalayıp resme aksettirmiyor. Ressamın resim yapmasının yöntemi, aynı zamanda sanatçının rahatsızlığını ortaya çıkarabiliyor. Örneğin, Susana Martinez-Conde ve Stephen L. Macknik'in Scientific Amerikan'a verdikleri röportaja göre, oftalmolog Michael Marmor, Degas'ın resimlerindeki bozulan detaylara dayanarak ressamın görme merkezi bozukluğunu tanımladı.
Benzer olarak nörologların Rembrandt van Rijn'e ait 36 otoportresi üzerinde yaptıkları incelemede ressamın gözlerinin anormal bir şekilde aralıklı olmasının muhtemel olduğu sonucuna vardılar. Aslında bu stereovizyon yoksunluğu 3D dünyayı 2D tuvale aktarması konusunda Rembrandt için bir avantaja dönüşmüş olabilir.
GÖRMEK BİR RESSAM İÇİN NE DEMEKTİR?
Görme duyusu, resim yaratırken sanatçının güçlü araçlarından birisidir. Bir sahnenin haritasını çıkarmak, sanatçının hareketlerini tuval üzerinde yönlendirmek, işin rengi ve şekli hakkında gözlerden alınan geri bildirim son derece önemlidir. Ancak, bir ressamın görsel algısını değiştiren hastalıklar ya da bozukluklar yaşanması da olası. Empresyonizm akımının öncülerinde miyopluk olduğunu ve gözlüğün kullanılmadığı zamanlarda bulanık görüş mesafesi, geniş, aceleci tarzlarını açıklayabileceğini iddia ediliyor.
Bu tarz bozukluklara ve bu bozuklukların eserlerdeki etkilerine deliller sunmak; genellikle spekülatiftir. Klinik kayıtların eksikliğinden kaynaklı da tanı koyabilmek zordur. Öte yandan spekülasyonları doğrulamak da son derece zor, çünkü sanatçı kendi dünyasını yansıtmakta son derece özgür davranır.
Resmi yapılanlarda en çok şaşılık, ressamlarda ise katarakt var. Ressamlarda neden çok katarakt oluyor diye araştırma yok. Ama belki açık havada çalışmaktan dolayı çok ultraviyole aldıkları için olabilir.
Osmanlı padişahlarının portrelerinde hep rötuş yapılmış, hiçbir problem görülmüyor.
Ama İtalyan Medici Ailesi'nin portreleri incelendiğinde onların aile boyu yüksek miyop olduğu görüldü. Gözleri büyük, öne doğru çıkık ve kısarak bakıyorlar.
James Joyce'un gözünde iltihaplanma olmuş, sayısız ameliyat geçirmiş ve sonunda da gözünü kaybetmiş. Hastalığın aşamalarını portrelerinden takip edebiliyorsunuz.
Galile'nin de şaşı olduğunu portrelerinden biliyoruz.
Astigmatlık, korneanın, her yönde aynı eğiklikte (daire şeklinde) olmamasından kaynaklanan bir göz kusurudur. Basitçe gözün bir küre şeklinde değil de yumurta şeklinde olmasıdır. Bu göz kusurunda göze gelen ışınlar bir odakta, yani belli bir noktada kesişemezler. Buna bağlı olarak da bir görüntüde belirli bir uyum içerisinde bulunan çizgiler ve dış hatlar da diğerlerine kıyasla odakta daha az toplanacaktır. Nihayetinde de retinada (görme tabakasında) bulanık bir görüntü oluşur.
İspanyol rönesansının mimar, ressam ve heykeltraşı El Greco (1541-1614), resimlerinde bazı figürleri dikey olarak uzatmasıyla bilinir. Göz doktoru German Beritens, bu uzatmaların astigmatlıktan kaynaklandığını ileri sürmüştü.