Yol aşkına tutulanlar için okuma önerileri
"İnsan, âlemde hayâl ettiği müddetçe yaşar" demiş değerli şairimiz Yahya Kemal… Biz de bu cümleden yola çıkarak hayallerimize bir nebze de olsa yaklaşmamızı sağlayacak ve yol serüvenimize eşlik edecek kitapları derledik. Rotanızı belirlemeye yardımcı olacak bu kıymetli başucu kitaplarını yanınızdan eksik etmeyin. Yolunuz her daim açık, okumanız bol olsun…
Giriş Tarihi: 02.03.2018
12:12
Güncelleme Tarihi: 02.03.2018
12:42
OSMANLI SEYYAHI EVLİYA ÇELEBİ'NİN İZİNDE EVLİYA ÇELEBİ YOLU
Evliya Çelebi Yolu, Türkiye'deki en harika ve çeşitli peyzajların olduğu bölgelerden, farklı köylerden ve büyük tarihi önem taşıyan, Osmanlı İmparatorluğu'nun doğduğu kent ve kasabaların içinden ya da yakınından geçer. Rota, yer yer nehirleri, keçi patikalarını, traktör ve orman yolları ile Roma ve Osmanlı dönemine ait döşemeli yolları takip eder. Zemin yüzeyinin zorlu olduğu yerlere nadiren rastlanır. At binme rotası yaklaşık 650 km uzunluğunda olup, dinlenme süresi ve ziyaret yerleri hariç, takribi 25 gün sürmektedir. Düz bölümleri es geçen yürüyüş rotası ise, yaklaşık 330 km uzunluğunda ve yine dinlenme süresi/ziyaret yerleri hariç, ortalama 22 gün sürer.
THOMAS BERNHARD – YÜRÜMEK-EVET
Thomas Bernhard, Yürümek'te, "yürüme" ve "düşünme" kavramlarının birlikteliğini yazınsal bir birliktelikle, düşünmenin ve yürümenin içiçe geçen ritmiyle kurgularken, anlatının bütününde tekrarın sınırları zorlayan vurgusunu kullanarak, tekdüzeliğe sıkışmış, olağanüstülüğü ve dehayı boğan yaşam karşısındaki çaresizliği, bir insanın delirmesinin bütün kişisel temeline karşın kaçınılmaz bir sona işaret edişiyle kesiştiriyor.
Evet, anlatısında hem yazar hem okur yine "felaket"le yüzleşirken, ben-anlatıcının süreklilik halini alan bunalımdan kurtulma uğraşı bir insanın kendini feda etme hikâyesi ile kesişiyor. Varoluşun ele geçirilmesi girişiminin, yürümek-düşünmek, felsefe-müzik birliktelikleri ile akıl hastalığına dayanma sınırına varmaktan kurtulamadığı, rastlantıdan öte felaket bir dünyanın felaket doğurduğu gerçeği buz gibi yüzümüze vuruluyor!
CEMİLE SÜMEYRA-SEYAHAT VE EDEBİYAT
Seyahatten beklenenle gerçekleşen arasında ne gibi bağlantılar vardır? Amaç gerçekleşmiş midir? İnsan, seyahatle umduğu şeyi bulabilmiş midir? Seyahatler her zaman amacına ulaşabilir mi? Kimi seyyah, amacına ulaşmış, bunun bir kanıtı olarak seyahatnamelerle yahut büyük değişimlerle geri dönmüş veya yeni mekânlarda yaşamına devam etmiştir. Kimi seyyah ise yollarda hayatını kaybetmiş, arayış halinde hayata veda etmiştir.
Hayatı yollarda keşfedenler; yollardan kitaplara sızan hayatlar... Coğrafyanın kaleme yazdırdıkları; gezenlerin gönlünde yeniden yaratılan mekânlar... Cemile Sümeyra, seyahat tutkusunun edebiyattaki yerini tespit ediyor.
JON KRAKAUER – YABANA DOĞRU
Yabana Doğru toplum tarafından onaylanmış bir hayat idealini yansıtan tüm ölçütleri bir kenara bırakarak doğada yaşamaya giden genç bir adamın gerçek yaşam öyküsü. Sean Penn tarafından Eddie Vedder'ın unutulmaz müzikleri eşliğinde sinemaya da uyarlanan ve En İyi Yardımcı Oyuncu dalında Oscar adayı da olan Yabana Doğru, insanın arayışlarını, toplumun tuzaklarını, bireyin çıkmazlarını ve yaşadığımız hayatları bizlere sorgulatacak, akıllardan kolay kolay silinmeyecek gerçek bir öykü.
WERNER HERZOG- BUZDA YÜRÜYÜŞ
Sadece kült filmleriyle değil, yaşamı ve düşünceleriyle de sıra dışı bir isim olan Werner Herzog'dan benzersiz bir tecrübenin kitabı: Buzda Yürüyüş.
1974 yılının kasım ayında, geçen yüzyılın en önemli sinema eleştirmenlerinden yakın arkadaşı Lotte Eisner'in Paris'te hasta yatağında ölmek üzere olduğu haberini alınca şöyle der Herzog: Olamaz, dedim, şimdi ölemez, Alman sineması şu an onsuz yapamaz, bu önemli kadının ölmesine izin veremeyiz. Herzog, oraya yürüyerek giderse Eisner'in ölmeyeceğine, iyileşeceğine dair çılgınca bir inançla Münih'ten yola koyulur. Bir sırt çantası ile çıktığı bu yolculukta köylerden, tarlalardan, dağ yollarından kar buz içinde geçerken karşılaştıklarını kendisine has üslubu ile kâğıda aktarır. Yolda gördüklerini anlatırken aslında yaşam, ölüm ve dünya hakkında âdeta kısa ve kesik, ama derin bir konuşma yapar kendisiyle. 1982 yılında Lotte Eisner'in Helmut Kautner Ödülü alması üzerine yaptığı konuşmayı da sonuna eklediğimiz Buzda Yürüyüş, iyi bir yönetmenin gözünden, buz üstünde bir yolculuğa çıkarıyor okurlarını.