Arama

İlk Türk operasının bestecisi Ahmet Adnan Saygun

"Türk beşleri"nin en popüler isimlerinden biri olan Ahmet Adnan Saygun, ilk Türk operasının bestecisi ve ilk kez "devlet sanatçısı" unvanını alan kişidir. Sayısız besteye imza atan Saygun, Yunus Emre'nin şiirlerinden bestelediği Yunus Emre Oratoryosu ile de döneminde adından sıkça söz ettirmiştir. Ölüm yıl dönümü sebebiyle Türk kültür ve sanat hayatında bu denli etkin rol üstlenen Ahmet Adnan Saygun'un hayatı ve sanatına dair ince nüansları siz Fikriyat okurları için derledik.

  • 9
  • 13
"Bir sanat, toprağına bağlı kalmadıkça ve insancıl değerler taşımadıkça, evrensel olamaz"
Bir sanat, toprağına bağlı kalmadıkça ve insancıl değerler taşımadıkça, evrensel olamaz

Saygun, "bir sanat, toprağına bağlı kalmadıkça ve insancıl değerler taşımadıkça, evrensel olamaz" düşüncesiyle halk kültürüne olan bağlılığı ifade etmiştir.

Saygun ile ilgili yapılan çalışmalara göre, Saygun'un, yazılı çalışmalarında ve söylemlerinde müzikle özdeşleştirdiği gelenek, milliyet, ulus rengi gibi ulusalcılığa vurgu yapan kavramlar üzerinde çok durduğu görülür. Aynı zamanda Saygun, hakkında en çok çalışma yapılan Türk müzisyendir.

  • 10
  • 13
Halk müziği ile çok sesli müziğin sentezi
Halk müziği ile çok sesli müziğin sentezi

Saygun için en önemli noktalardan biri "içe nüfuz etmek" "kendi özünü kavramak" ve samimiyettir. Saygun'un bilimsel çalışmalarında ve sanat yapıtlarında tanımladığı "ikilik" meselesi halk müziği ile çok sesli müziğin sentezine dayanır. Ve sanatçıya göre "asıl mesele" bu "ikilik"in doğru bir şekilde sentezlenmesidir.

  • 11
  • 13
Saygun’un gelenek karşısındaki tutumu
Saygun’un gelenek karşısındaki tutumu

Halk müziği ruhunu, gerçek anlamda, yüksek sanat müziğiyle sentezleyebilmek, elbette ki başarılması güç, bir durumdur. Fakat Saygun bunun barışı elde etmesi için elinden geleni yapmıştır. Saygun geleneğe sırtını dönmeden, bizzat gelenekten beslenerek yenilikçi bir tutum izlemiştir.

  • 12
  • 13
Saygun’a göre sanat ve sanatçı
Saygun’a göre sanat ve sanatçı

"Saygun'a göre sanatçı ancak, toplumun bir ferdi, olarak bir aidiyet duygusuna sahipse ve bunu ifade ederken dünyevî değerleri de yansıtabiliyorsa, yapıtının gerçek anlamda bir değeri olabileceğini ifade eder. Saygun'un ifadesiyle "sanat eseri, kökü toprakta olan bir ağacın meyvesidir. Yağmur yağar, güneş açar, ve kendini rüzgâra veren yaprakların arasından günün birinde renk renk bir meyve belirir. Bu meyve ne ağaç, ne topraktır. Fakat hayatını, kendi için nefes alan yapraklara, kendi için toprağa dalan köklere ve ona usareyi eriştiren gövdeye borçludur."

Saygun'un üzerinde hassasiyetle durduğu meselelerden biri de Türk halk müziğinin, o güne değin ikinci plana itilmesidir. Fakat sanatçı bu anlayışa sahip olmasından ötürü yalnızca Türk müziği kaynaklarına yönelmekle yetinmez. Türk müziği kaynaklarına ek olarak, Fin ve Arap müziği gibi diğer coğrafyaların müzikleriyle de ilgilenir. Zira sanatçı, salt milliyetçilik düşünceleriyle sanatını oluşturmamıştır.

  • 13
  • 13
Saygun’un eserleri
Saygun’un eserleri


1930 - Divertimento
1931 - Suit
1932 - Ağıtlar
1933 - Sezişler
1933 - Manastır Türküsü
1933 - Kızılırmak Türküsü
1933 - Çoban Armağanı
1933 - Klarnet, Saksafon, piyano ve vurma çalgılar için müzik
1934 - Özsoy
1934 (Orkestra düzenlemesi 1944) - İnci'nin Kitabı
1934 - Taşbebek
1935 - Sonat
1934 - Sihir Raksı
1936 - Suit
1936 - Suit
1938 - Sonatina
1940 - Masal
1943 - Bir Orman Masalı
1939 - Dağlardan Ovalardan
1941 - Eski Üslupta Kantat
1938 - Sonatina
1941 - Geçen Dakikalarım
1943 - Bir tutam keklik
1945 - Üç türkü
1943 - Halay
1945 - Anadolu'dan
1942 - Yunus Emre
1942 - 1. kuartet
1952 - Kerem
1953 - 1. Senfoni
1958 - 2. Senfoni
1954 - Partita
1955 - Üç ballad
1955 - Demet

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN