İstanbul aşkıyla dile gelmiş 10 şarkı
Bir esere İstanbul şarkısı dememiz için, sözlerinde 'İstanbul' adının veya İstanbul'un bir semtinin mi geçmesi gerekiyor? Tabii ki hayır. Dünyada belki de hakkında en çok şarkı bestelenen şehir olan İstanbul'un kendisi aslında başlı başına bir müzik. Sizler için İstanbul hayatında en çok yer eden, İstanbullunun kuşaklar boyunca tuttuğu musiki eserlerinden 10 şarkıyı derledik.
Giriş Tarihi: 21.04.2019
09:35
Güncelleme Tarihi: 12.08.2019
17:26
İstanbul musikisinin son döneminin en popüler bestekârı ve tanburi. Annesinin etkisiyle 12 yaşında ud çalmaya başladı. İtalyan ticaret Lisesi'ndeki öğrenimini yarıda bırakarak musikiye yöneldi. 19 yaşında tanbura başladı. Bestenigâr Ziya, Kaşıyarık Hüsameddin, Enderuni Celal ve Muallim Kazım beylerden yararlandı, fakat düzenli bir musiki eğitimi görmedi. 1920'de Üsküdar Musiki Cemiyeti'nin kurucuları arasında yer aldı. İstanbul'un gözde gazinolarının ve saz salonlarının en sevilen müzisyenlerindendi. Sahneye çıkan ilk Türk kadın oyuncu Afife Jale'yle 1933 – 1939 yılları arasında 6 yıl evli kaldı.
Kendine özgü bir üsluptaki eserleri 1940'ların başından itibaren büyük ilgi gördü. Sadeddin Kaynak ve Yesari Asım Arsoy'la birlikte dönemin halk tarafından en çok sevilen üç bestekârlarından biriydi. Fanteziler bestelemediği halde popüler olmayı başardı. Eserlerine yönelik ilgi, ölümünden sonra da devam etti. Şarkıları, en ünlü sesler tarafından plaklara okundu. Eserleri radyolarda en sık okunan bestekârlardandı. Bazı şarkıları fasılların gözde parçaları arasında yeraldı. Selahaddin Pınar sevgisi günümüze kadar hiç eksilmedi. 90 civarında eser besteledi. 4 saz eseri dışında bütün eserleri şarkı türündedir.
Kadıköy'deki Todori Gazinosu'nda geçirdiği kalp krizi sonucunda öldü. Defnedildikten sonra, vasiyeti gereği, Sabite Tur tarafından mezarı başında bir şarkısı okundu. Mecidiköy'de bir sokağa adı verildi.
BENZEMEZ KİMSE SANA TAVRINA HAYRAN OLAYIM
Bayati makamında Aksak usulünde şarkı Beste: Fehmi Tokay Güfte: Rüştü Şardağ
*Benzemez Kimse Sana, kuşaklar boyunca, en çok sevilen şarkılar arasındaki öncelikli yerini korudu. Her dönemin İstanbullusunun zevkine hitap etme başarısını gösterdi.
Benzemez kimse sana tavrına hayran olayım Bakışından süzülen işvene kurban olayım Lütfuna ermek için söyle perişan olayım Bakışından süzülen işvene kurban olayım
Türk Musikisinin son dönemlerinin önde gelen şarkı bestekârı. Dönemin Sayıştay'ında memur olan Hüsnü Bey'le öğretmen Şadiye Hanım'ın oğludur. 1907'de, dönemin İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yüksek öğrenimine başladı. Savaş yılları sebebiyle öğrenimine ara verdi ve diplomasını 31 yaşında alabildi. Bayındırlık Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde çalıştı. Bakanlık müşaviriyken emekliye ayrıldı.
İlk musiki derslerini babasından aldı. Kemani Aleksan, Kemençesi Salih, Ali Rifat Çağatay, Kemal Niyazi Seyhun ve Udi Nevres Bey gibi müzisyenlerden etkilendi. Yeniköylü Hadi Bey'den ve Rauf Yekta'dan klasik usulde meşketti. Yeni şehirli Ferid Efendi'den edebiyat ve tasavvuf dersleri aldı. Bazı şarkılarının güftelerini de yazdı. Türk Musikisi'nin kendine özgü tavrında okuyan Tokay, klasik usulde yetiştiğinden nota bilmediği için şarkıları yakın dostları Nevzad Atlığ ve Alaeddin Yavaşça tarafından notaya alındı.
Nazik, kibar, sevimli ve güzele mültefit bir İstanbul beyefendisi olarak tanındı. İlk eserini bestelediğinde 52 yaşındaydı. Repertuvarda 125 kadar eseri olan Fehmi Tokay, İstanbul'daki Fransız Hastanesi'nde kalp sektesinden vefat etti. Karacaahmet'te medfundur.
BAKMIYOR ÇEŞM-İ SİYAH FERYADE
Nihavend makamında Aksak usulünde şarkı Beste: Hacı Arif Bey Güfte: Anonim
Bakmıyor çeşm-i siyah feryade Yetiş ey gamze yetiş imdade Gelmiyor hançer-i ebtü dade Yetiş ey gamze yetiş imdade
(O kara gözlü sevgili feryada bakmıyor./ Ey sevgilinin bakışı imdadıma yetiş./ O hançer kaşlar yardıma gelmiyor./ Ey sevgilinin bakışı imdadıma yetiş.)
İstanbul musikisinin ünlü ve büyük bestekârı. Çocukluğunda Zekai Dede tarafından keşfedildi. Eyyubi Mehmed Bey'in, Dede Efendi'nin ve Haşim Bey'in öğrencisi oldu. Dönemin genelkurmay başkanlığında memurluk yaptı. 20 yaşlarında Sultan Abdülmecid'e mabeyinci oldu cariyelere musiki dersleri verdi. Ders verdiği cariyelerden bazılarıyla kurduğu ve saray protokolüne aykırı olan aşk ilişkileri yüzünden birkaç kez saraydan çıkarıldı. Sultan Abdülaziz'den sonra Sultan V. Murad ve II. Abdülhamid dönemlerinde de saraydaki görevine devam etti.
Kendisine kadar gelen dönemde, geri sıralarda olan ''şarkı'' formunu en öndeki beste şekli haline getirdi. ''Kürdilihicazkâr'' makamını ve ''Müsemmen'' usulünü terkip etti. ''Mecmu'a-i Arifi'' adlı bir güfte mecmuası yayınladı. Kanuni Mehmed Bey, Zati Arca, Leon Hancıyan, Lem'i Atlı, Bimen Şen ve Şevki Bey gibi gelecek yılların çok sayıda önemli müzisyenini yetiştirdi. Yeni bir anlayışla bestelediği şarkılar, gelen bestekârlar üzerinde değil, çağdaşı olan musikicileri de derinden etkiledi.
Türk Musikisinin en verimli bestekârlardan biri olarak bilinen ve binden fazla esere imza atmış olan Arif Bey'in bugün repertuvara ulaşabilmiş eserlerinin sayısı 400'e yakındır. Bir kalp krizi sonucunda öldü. Padişah iradesiyle, daha çok hanedan üyelerinin defnedildiği, Beşiktaş'taki Yahya Efendi Dergâhının haziresinde toprağa verildi.