İstanbul aşkıyla dile gelmiş 10 şarkı
Bir esere İstanbul şarkısı dememiz için, sözlerinde 'İstanbul' adının veya İstanbul'un bir semtinin mi geçmesi gerekiyor? Tabii ki hayır. Dünyada belki de hakkında en çok şarkı bestelenen şehir olan İstanbul'un kendisi aslında başlı başına bir müzik. Sizler için İstanbul hayatında en çok yer eden, İstanbullunun kuşaklar boyunca tuttuğu musiki eserlerinden 10 şarkıyı derledik.
Giriş Tarihi: 21.04.2019
09:35
Güncelleme Tarihi: 12.08.2019
17:26
Türk Musikisinin son dönemlerinin önde gelen şarkı bestekârı. Dönemin Sayıştay'ında memur olan Hüsnü Bey'le öğretmen Şadiye Hanım'ın oğludur. 1907'de, dönemin İstanbul Teknik Üniversitesi'nde yüksek öğrenimine başladı. Savaş yılları sebebiyle öğrenimine ara verdi ve diplomasını 31 yaşında alabildi. Bayındırlık Bakanlığı'nın çeşitli kademelerinde çalıştı. Bakanlık müşaviriyken emekliye ayrıldı.
İlk musiki derslerini babasından aldı. Kemani Aleksan, Kemençesi Salih, Ali Rifat Çağatay, Kemal Niyazi Seyhun ve Udi Nevres Bey gibi müzisyenlerden etkilendi. Yeniköylü Hadi Bey'den ve Rauf Yekta'dan klasik usulde meşketti. Yeni şehirli Ferid Efendi'den edebiyat ve tasavvuf dersleri aldı. Bazı şarkılarının güftelerini de yazdı. Türk Musikisi'nin kendine özgü tavrında okuyan Tokay, klasik usulde yetiştiğinden nota bilmediği için şarkıları yakın dostları Nevzad Atlığ ve Alaeddin Yavaşça tarafından notaya alındı.
Nazik, kibar, sevimli ve güzele mültefit bir İstanbul beyefendisi olarak tanındı. İlk eserini bestelediğinde 52 yaşındaydı. Repertuvarda 125 kadar eseri olan Fehmi Tokay, İstanbul'daki Fransız Hastanesi'nde kalp sektesinden vefat etti. Karacaahmet'te medfundur.
BAKMIYOR ÇEŞM-İ SİYAH FERYADE
Nihavend makamında Aksak usulünde şarkı Beste: Hacı Arif Bey Güfte: Anonim
Bakmıyor çeşm-i siyah feryade Yetiş ey gamze yetiş imdade Gelmiyor hançer-i ebtü dade Yetiş ey gamze yetiş imdade
(O kara gözlü sevgili feryada bakmıyor./ Ey sevgilinin bakışı imdadıma yetiş./ O hançer kaşlar yardıma gelmiyor./ Ey sevgilinin bakışı imdadıma yetiş.)
İstanbul musikisinin ünlü ve büyük bestekârı. Çocukluğunda Zekai Dede tarafından keşfedildi. Eyyubi Mehmed Bey'in, Dede Efendi'nin ve Haşim Bey'in öğrencisi oldu. Dönemin genelkurmay başkanlığında memurluk yaptı. 20 yaşlarında Sultan Abdülmecid'e mabeyinci oldu cariyelere musiki dersleri verdi. Ders verdiği cariyelerden bazılarıyla kurduğu ve saray protokolüne aykırı olan aşk ilişkileri yüzünden birkaç kez saraydan çıkarıldı. Sultan Abdülaziz'den sonra Sultan V. Murad ve II. Abdülhamid dönemlerinde de saraydaki görevine devam etti.
Kendisine kadar gelen dönemde, geri sıralarda olan ''şarkı'' formunu en öndeki beste şekli haline getirdi. ''Kürdilihicazkâr'' makamını ve ''Müsemmen'' usulünü terkip etti. ''Mecmu'a-i Arifi'' adlı bir güfte mecmuası yayınladı. Kanuni Mehmed Bey, Zati Arca, Leon Hancıyan, Lem'i Atlı, Bimen Şen ve Şevki Bey gibi gelecek yılların çok sayıda önemli müzisyenini yetiştirdi. Yeni bir anlayışla bestelediği şarkılar, gelen bestekârlar üzerinde değil, çağdaşı olan musikicileri de derinden etkiledi.
Türk Musikisinin en verimli bestekârlardan biri olarak bilinen ve binden fazla esere imza atmış olan Arif Bey'in bugün repertuvara ulaşabilmiş eserlerinin sayısı 400'e yakındır. Bir kalp krizi sonucunda öldü. Padişah iradesiyle, daha çok hanedan üyelerinin defnedildiği, Beşiktaş'taki Yahya Efendi Dergâhının haziresinde toprağa verildi.
BİR İHTİMAL DAHA VAR O DA ÖLMEK Mİ DERSİN
Nihavend makamında Düyek usulünde şarkı Beste ve güfte: Osman Nihat Akın
Bir ihtimal daha var O da ölmek mi dersin Söyle canım ne dersin Vuslatın başka alem Sen bir ömre bedelsin Sükut etme nazlı yar Beni mecnun edersin Vuslatın başka alem Sen bir ömre bedelsin
Profesyonel bir müzisyen olmamasına rağmen Türk Musikisi tarihine geçen başarılı bir bestekardır. Türk edebiyatının büyük ismi Ahmed Rasim'in kızından torunudur. 12 yaşındayken piano dersleri aldı. Dedesi Ahmed Rasim'in meclislerinde Türk Musikisiyle ile tanıştı. Musiki bilgilerini, Leon Hancıyan'dan aldığı derslerle ilerletti. Yükseköğrenimini İktisat Fakültesi'nde yaptı. Yüksek Denizcilik Okulu'nda iktisat ve işletme ekonomisi dersleri okuttu. Dergi ve gazetelerde spor yazarlığı yaptı. Geniş kültürü ve kuvvetli kalemiyle hemen her konuda yazdığı yazılar, büyük ilgi gördü.
Bestekârlığa genç yaşında başladı. İstanbul'un gece âlemlerinin, gazinoların ve popüler kültürel çevrelerin çok tanınan, sevilen ve aranan bir simasıydı. Halkın hafızasına mal olan çok sayıda şarkısının güfteleri de kendisine aitti. Özgün, saf, doğal, sempatik, rindmeşrep ve samimi eserleri, döneminde çok tutulduğu gibi, hala sevilerek okunan ve dinlenen şarkılardır.
Bütün eserlerinde kullandığı makam sayısı sekizdir. İstanbul'un günlük hayatına mal olan 40 kadar şarkısı olan ve ''İstanbul bestekarı'' sıfatını hakkıyla kazanan Osman Nihat Akın, Yüksek Denizcilik Okulu'ndan emekli olduktan dört yıl sonra 54 yaşında hayatını kaybetti.
Kaynak: İstanbul Kültür A.Ş., İstanbul'un 100 Şarkısı