Klasik Türk Müziği’nde "Babalar ve oğulları"
Bütün mesleklerde olduğu gibi hem görgü hem de genetik yollarla çocuklar baba veya annelerinin mesleğini seçmeye meyilli olmuşlardır. Yaşanılan ortamda örnek alınacak bir olay, olgu bulunduğunda; sanat, müzik alanında da önemli bilgilerin yer aldığı görülünce her çocuk ister istemez yaşanılan ortamın ruhuna ayak uyduruyor ve meslek seçimini içinde olduğu şartlara göre yapıyor. Sizler için babalarının yolundan giden, Klasik Türk Müziği'nde "Babalar ve oğulları" listesini hazırladık. İşte özellikle besteledikleri saz eserleriyle öne çıkan Klasik Türk Müziği'nin üstadları...
Giriş Tarihi: 01.02.2019
17:04
Güncelleme Tarihi: 01.02.2019
20:04
MAHMUT CELÂLETTİN PAŞA (1839 – 1899)
Özel öğrenim gördü. Arapça, Farsça ve Fransızca öğrendi. Hat sanatının rik'a tarzında da usta idi. Henüz 30 yaşındayken devletin en önemli kadrolarında görev almıştı. Çeşitli nazırlıklar (bakanlık) ve Bursa'da valilik yaptı. Sultan Aziz ve Hamit dönemlerinde bütün siyasi olaylarda etkin rol oynadı. Derin hukuk bilgisi nedeniyle pek çok yasa tasarısını hazırladı. Müziği Dellalzâde'den öğrendi. Geniş bir repertuvarı vardı. Biraz Batı müziğiyle de uğraşmıştır. Güftelerini şarkı formuyla kendi yazmıştır.
Bu güftelerin bazıları başka bestekârlar tarafından bestelenmiştir. Aksaray ve Nişantaşı'ndaki konak, Çubuklu'daki yalı ve Büyükada'daki yazlığı, birer musiki meclisi idi. Bu meclislerde Tanburi Cemil, Vasil ve Lem'i Atlı gibi devrin büyük ustaları bulunurdu. Bu günleri yaşayan oğlu Atıf Esenbel'in verdiği bilgilerle Mesut Cemil'in yazdığı kitap sayesinde yeni nesillerin Tanburi Cemil Bey'i tanıma fırsatı oluştu. Düzyazıda da ustadır. Mir'atı-ı Hakikat (Hakikatlerin Aynası) adlı tarih kitabı dönemin önemli bir belgesidir. Nazik, duygulu, yakışıklı, yoksulları koruyan, antika meraklısı, zengin bir kütüphane sahibi, kültürlü, sanatsever ve sanarkârı koruyan bir kişiliği olduğu söylenir. Şemsettin Ziya Bey'in babasıdır.
KANUNİ HACI ARİF BEY (1862-1911)
Kanunun mandalsız olarak çalındığı devrin en büyük ustasıdır. Kocamustafapaşa Askeri Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra 19 yaşında Posta ve Telgraf Nezareti'nde çalışmaya başladı. Uzun yıllar Yemen'de görev yaptı. Burada musiki ortamı yarattı. Mandalsız kanun çalmayı öğrendi. Bu sazın yeniden rağbet bulmasında önemli rolü oldu ve pek çok öğrenci yetiştirdi. Fiskeli icrayı ortaya koyarak yeni bir ekol yarattı. Mandallı kanunu da çok iyi çaldığı halde tırnağın mandaldan daha sağlam ses çıkaracağını ileri sürerdi. Udu da kanun kadar ustalıkla çalardı.
Bolahenk Nuri Bey, Hacı Faik Bey ve Zekai Dede'den istifade etti. Hocası Hacı Kirami Efendi, Leon Hanciyan gibi isimlerle birlikte Darü'l Musiki adlı bir dernek kurdu. Mısır Hıdivi Abbas Hilmi Paşa'nın annesi Prenses Emine Hanımefendi'nin Bebek'teki yalısında kızlardan mürekkep saz heyetine hocalık yaptı. Yine Hıdiv ailesinden Sait Halim Paşa'nın yalısında yapılan meşklerden ve Paşa'nın geniş nota koleksiyonundan da istifade etmiştir. 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra yapılan ilk konser için sultanîyegâhmakamında bestelediği peşrev ve saz semaisiyle bu faslın canlanmasına katkıda bulundu. Tanburi Cemil Bey, Santuri Ethem Efendi, Udi Nevres Bey'le birlikte konserler de verdi.
Arap ihtilalcilerin tahrip ettiği telgraf hatlarını onarmak için sonuncu kez gittiği Yemen'de koleraya yakalanıp öldü. Orada defnedildi.
ŞEMSETTİN ZİYA BEY (1882-1925)
Mahmut Celalettin Paşa'nın oğludur. Galatasaray Sultânîsi'ni bitirdikten sonra özel hocalarla yetiştirildi. Fransızca, Arapça, Farsça öğrendi. 16 yaşında Sultan Abdülhamit'in oğlu şehzade Abdülkadir Efendi'ye emir subaylığı yaptı ve hünkâr yaverliğine yükseltildi. Daha sonra sarayın teşrifatından bıkarak ayrıldı. İlk musiki derslerini babasının konağından aldı. Babasının ısrarıyla, müziğe keman çalarak başladı. Babasının ölümünde sonra Tanburi Cemil Bey'den tanbur ve kemençe dersleri aldı.