Klasik Türk müziğinin vazgeçilmez makamları
Klasik Türk müziği, 17'nci ve 19'uncu yüzyıllar arasında varlığını gösterdi. Koca Osman, Çömlekçizade Recep, Hafız Post, Itri ile başladı, Zekai Dede ile bitti. Asıl kimliğini uygulamada gösteren makam musikisi, her şeyden önce beste ve icra seviyesinde oluşan bir musiki türü olarak karşımıza çıkıyor. Klasik Türk müziğinin makamlarını sizleri için derledik.
"Haber gelmez gönül virane kaldı Ne sabra mecâl var ne takât kaldı Yâdınla teselli daha ne kaldı, Üç beş gün ömür var daha ne kaldı"
Arabistan'daki bir ilin adı olarak geçer. İlk defa 14'üncü yüzyılda Urmevi'nin eserlerinde rastlanılmaktadır. Yerinde Hicaz dörtlüsüne, Neva perdesinde Rast beşlisinin eklenmesinden meydana gelir. Hicaz Makamı kendi içerisinde Hicaz, Humayun, Uzzal ve Zirgüleli Hicaz olmak üzere dörde ayrılır.
Klasik Türk Müziği Devlet Korosu eşliğinde makamları dinlemek için tıklayınız...
"Ömrümüzün son demi son baharıdır artık Maziye bir bakıver neler neler bıraktık Küserek ayrılırsak olur inan ki yazık Maziye bir bakıver neler neler bıraktık"
İlk defa Kantemur'a ait eserlerde rastlanır. Yerinde Hüzzam beşlisine, Eviç perdesinde Hicaz dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelmiştir. Ayrıca, Neva perdesi üzerindeki Hicaz dörtlüsünün Humayun dizisi halinde uzantısıyla da, Gerdaniye perdesi üzerinde Buselik beşlisi meydana getirir. Seyri inici-çıkıcıdır.
Müzeyyen Senar'ın sesinden "Ömrümüzün Son Demi" bestesini dinlemek için tıklayınız...
"Şimdi uzaklardasın gönül hicranla doldu Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayâl oldu Sevda bahçelerinin çiçekleri hep soldu Hiç ayrılamam derken, kavuşmak hayâl oldu"
1785 yılında tahminen Vardokosta Seyfi Ahmet Ağa'ya ait eserlerde rastlanılmaktadır. Yerinde Rast beşlisine, Neva perdesi üzerinde Hicaz dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelir. Seyri inici-çıkıcıdır.
Zeki Müren'in sesinden "Şimdi Uzaklardasın" bestesini dinlemek için tıklayınız...
"Beni sana bağlayan gözlerinin rengidir Ah o gözler ne enfes bir şiir ahengidir Bahtımın rengi siyah saçlarının rengidir Ah o gözler ne enfes bir şiir ahengidir"
Zarafet ve hayal gücü anlamına gelmektedir. 18'inci yüzyılın ikinci yarısında Abdulbaki Nasır Dede'de rastlanılmaktadır. Rast perdesinde Hicaz beşlisine, Neva perdesi üzerinde Hicaz dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelir. Seyri inicidir.
"Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül Etsem de abestir sitem-i hâra tahammül Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül"
İlk defa 14'üncü yüzyılda Safiyüddün Abdülmümin'in eserlerinde rastlanılmaktadır. Yerinde Hüseyni beşlisine, Hüseyni perdesinde Uşşak dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelir. Seyri çıkıcıdır.