Klasik Türk müziğinin vazgeçilmez makamları
Klasik Türk müziği, 17'nci ve 19'uncu yüzyıllar arasında varlığını gösterdi. Koca Osman, Çömlekçizade Recep, Hafız Post, Itri ile başladı, Zekai Dede ile bitti. Asıl kimliğini uygulamada gösteren makam musikisi, her şeyden önce beste ve icra seviyesinde oluşan bir musiki türü olarak karşımıza çıkıyor. Klasik Türk müziğinin makamlarını sizleri için derledik.
"Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül Etsem de abestir sitem-i hâra tahammül Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül"
İlk defa 14'üncü yüzyılda Safiyüddün Abdülmümin'in eserlerinde rastlanılmaktadır. Yerinde Hüseyni beşlisine, Hüseyni perdesinde Uşşak dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelir. Seyri çıkıcıdır.
"Dile düştüm senin yüzünden yine Bana çatılmayan kaşlar kalmadı Üstelik bu acı sitemlerine Ağlayan gözümde yaşlar kalmadı"
İlk defa 15'inci yüzyılda Kırşehirli Nizamoğlu Yusuf'a ait kuramlarda rastlanılmaktadır. Yerinde Uşşak Dörtlüsüne, Neva perdesinde Hicaz beşlisinin eklenmesiyle oluşur. Dizisi inici-çıkıcıdır.
"Unuturum diye yorma kendini Her sevenle beni bir tutamazsın Bu kadar yürekten sevmişken seni Öyle kolay değil, unutamazsın"
İlk defa 1855 yılında Hacı Arif Bey tarafından kullanıldı. En çok şarkı formundaki eserlerde görülür. Rast perdesi üzerinde bir Kürdi dörtlüsüne, Çargâh perdesi üzerinde bir Buselik beşlisinin eklenmesiyle meydana gelir. Kürdi etkilerinin ve Buselik etkilerinin duyulduğu bir makamdır. Seyri inicidir.
"Bu son şarkımda sen varsın ilk şarkımda yine sen vardın Bana yıllarca ruh verdin ilhâmınla beni yaşattın Sendin gönlümün varlığı her nefesde yine sen vardın Geçti seninle bu hayat son şarkımda yine sen varsın"
Hindistan'ın Haydarabat Nizamlığında bir şehrin adıdır. İlk defa 14'üncü yüzyılda II. Mehmet'e ait eserlerde görüldü. Rast perdesi üzerinde Çargâh beşlisine, Neva perdesinde Çargâh dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelir. Seyri inicidir.
"Sana gül gonca diyorlar bana şeydâ bülbül Güle gülmek yaraşır bülbüle feryâd ey gül Gâmı ferdâyı düşünme gel efendim gül Güle gülmek yaraşır bülbüle feryâd ey gül"
lk defa 14'üncü yüzyılda II. Mehmet'e ait eserlerde görülür. Yerinde Hüseyni beşlisine, Hüseyni perdesi üzerinde Uşşak dörtlüsünün eklenmesiyle meydana gelir. Seyri inicidir.