Osmanlı saraylarında konser veren Avrupalı müzisyenler
Sultan Abdülmecid'in Wagner'in tiyatro binası için 70 bin Euro değerinde bağışta bulunduğunu biliyor muydunuz? Osmanlı'da sultanlar, sarayda pek çok yerli ve yabancı sanatkarı himaye eder, onların çalışmalarını desteklerdi. Birçok Avrupalı bestekâr da padişahların özel misafirleri olarak İstanbul'da konser vermişti. İşte sizler için Osmanlı saraylarında konser veren Avrupalı müzisyenleri derledik.
Giriş Tarihi: 22.05.2019
15:02
Güncelleme Tarihi: 22.05.2019
15:12
SULTAN ABDÜLAZİZ’İN ÖRNEK GÖSTERİLEN YARDIMI
Liszt İstanbul'da sadece beş hafta kalsa da bu tarihten sonra da Osmanlı ile ilişkilerini sürdürmeye devam etti. Hatta Liszt'in Francesco Della Sudda Bey isimli bir Osmanlı öğrencisi oldu. Bir diğer ilişkisi ise Sultan Abdülaziz'in Liszt'in damadı Richard Wagner'in Bayreuth'daki tiyatrosunda yaptığı bağışıydı. Liszt bu bağışı, Avrupa krallarına örnek göstererek övmüştü.
Korsikalı korno sanatçısı Eugene Leon Vivier Paris'te ve İtalya'da eğitim görmüş, III. Napolyon'un favori sanatçısı olarak sarayda görev yapmıştı. Fransa'nın en çok saygı duyulan korno sanatçısı olan Vivier, Osmanlı'ya konser vermek için 1852'de gelmişti. Sarayda yalnızca konser veren sanatçının, Avrupa konser turunun dönüşünde 1855 gazetelerde İstanbul'a tekrar gideceği yönünde haberler de çıkmıştı.
SULTAN’IN TAKDİRİNİ KAZANAN SANATÇI
Belçikalı keman sanatçısı Henri Wieuxtemps , Osmanlı sarayındaki kapsamlı konserlerden anı kitabında bahseder. Eşiyle beraber İstanbul'a gelen sanatçı Sultan Abdülmecid'in isteği üzerine Muzıka-ı Hümayun'u denetledi. Burada Sultan Abdülmecid için bestelediği bir marşı gençlerin ilk bakışta kusursuz çalmaları karşısında duyduğu hayranlığı belirtti.
Abdülmecid için ayrıca konser de veren Wieuxtemps, Sultan'ın takdirini kazanmış, hatta kendisine Muzıka-ı Hümayun'un başına geçmesi teklif edilmişti.
İSTANBUL’A BAĞLANAN BESTEKÂR
1861'de İstanbul'a gelen keman virtüözü ve besteci D' Adelburg, Muzıka-ı Hümayunu teftiş etmişti. Babasının Avusturya Macaristan İmparatorluğu Büyükelçiliği'ndeki görevi dolayısıyla İstanbul Pera'da doğmuş ve çocukluğunun bir bölümü İstanbul'da geçmişti. Bu nedenle de ünlü virtüöz, kendisini İstanbul'a kalben bağlı hissederdi.
Verdiği konserde ise diğer davet edilen virtüözler gibi padişaha Boğaziçi Kıyılarında isimli beş bölümden oluşan büyük orkestrasyonlu bir senfoni sunmuştu. Bu eser, üç bölümlü Meditasyon ve Rüya, mani şeklindeki bir geleneksel ezginin çok seslendirilmiş hali olan Türk şarkısı, Abdülmecid'in tören marşı Büyük Mecidiye Marşı ve ayın Boğazdan görünüşünü anlatan Ayın doğuşu ve Boğaz'da gece şarkısı isimli lirik final bölümlerinden oluşuyordu.