Arama

Unutulmaya yüz tutmuş bir gelenek: Ramazan ilahileri

Ramazan ayı, İslam dünyasında her sene manevî iklimin hüküm sürdüğü bir dönemdir. Hicri takvimin sırasıyla yedinci, sekizinci ve dokuzuncu ayları olan Receb, Şâban ve Ramazan ayı bütün İslam tarihi boyunca Müslümanlar tarafından büyük bir coşkuyla karşılanmıştır. Ramazanın gelişini kutlamak için yazılan Ramazan ilahileri bu coşkuya örnek teşkil etmekle beraber halk arasında çokça sevilen eserler arasında olmuştur. Peki, unutulmaya yüz tutmuş bir gelenek olan Ramazan ilahisi nedir? Musiki ve sosyal hayatımızdaki yeri nedir? Hangi ünlü isimler tarafından bestelenmiştir? İşte bu soruların cevabı ve daha fazlasını sizler için derledik...

  • 15
  • 19
Ramazan ilahisi şeklinde okunan "Tevşih"ler
Ramazan ilahisi şeklinde okunan Tevşihler

Türk dinî mûsikisinde mevlid ve mi'râciyye gibi büyük formda ve uzun eserlerin bölümleri arasında okunmak üzere bestelenmiş, güfteleri Hz. Peygamber'i konu alan ilâhilere tevşih adı verilir. Hz. Peygamber vasfında yazılmış tevşîhlerin ramazan ilâhisi şeklinde okunduğuna işaret edilmelidir. Bu tevşîhlerin en tanınmışları arasında yer alan Dede Ömer Rûşenî'nin, "Çün doğup tuttu cihan yüzünü hüsnün güneşi / Kim ola sevmeye bu vechile sen mâhveşi" matla'lı na'tı ile Nazîm, Nahîfî, Kânî, Râkım, Müstakimzâde gibi şairlerin yaptığı tahmîs veya tanzîrlerin başta Itrî, Ali Rıza (Şengel), Muallim İsmâil Hakkı Bey gibi bestekârlar tarafından tevşîh formundaki yirmi beşten fazla bestenin birçoğu ramazan ilâhisi şeklinde okunmuştur.

  • 16
  • 19
Ramazan ilahisi şeklinde okunan "Mersiye" ve "Muharremiye"ler
Ramazan ilahisi şeklinde okunan Mersiye ve Muharremiyeler

Hz. Hüseyin'in şehâdeti dolayısıyla yazılmış mersiye ve muharremiyyelerin ramazan ilâhisi şeklinde okunduğu bilinmektedir. Bazı Arapça tesbihler de güfteleri itibariyle ramazan ilâhisi niteliğindedir. Çoğu "sübhâneke" diye başlayan, bir kısmının başında bulunan, "Sübhâne'l-meliki'l-mevlâ, sübhâne'l-meliki'l-a'lâ" mısralarının ardından esmâ-i hüsnâdan bazı isimlerin zikredildiği mısraların yer aldığı bu tür tesbihler "merhabâ (elvedâ) yâ şehr-i ramazân" mısraıyla son bulmaktadır.

  • 17
  • 19

Nevâ makamındaki şu eser bu türün güzel bir örneğidir: "Yâ ibâde'llāhi yâ ehle'l-kelâm / Kad etâ şehre's-sıyâmi ve'l-kelâm / Ma'şere'l-ihvân kūlû merhabâ / Merhabâ yâ merhabâ şehre's-sıyâm / Sübbûhun, kuddûsün rabbü'l-melâiketi ve'r-rûh." Güfte ve bestesi İmâm-ı Sultânî İbrâhim Efendi'ye ait bûselik makamındaki ilâhi de bu gruba giren eserlerdendir: "Yâ mürîde'l-hayri yâ sadre'l-kirâm / Merhabâ kūlû yâ şehre's-sıyâm / Verdı annâ inde hallâkı'l-enâm / Yâ kerîme'd-dayfi yâ şehre's-sıyâm."

  • 18
  • 19
Ramazan ilahisi şeklinde okunan Türkçe tesbihler
Ramazan ilahisi şeklinde okunan Türkçe tesbihler

Sayısı az olan Türkçe tesbihler de bir ramazan ilâhisi hüviyeti göstermektedir. "Hamd ü minnettir sana ey hâlik-ı müsteân / Mürde dilleri ihyâ kıldı şehr-i ramazân" ilâhisi mecmualarda bûselik makamında tesbih olarak kayıtlıdır. Abdülkadir Töre bu ilâhinin beste-ısfahan makamında "ramazana mahsus cumhur ilâhi" kaydıyla Zekâîzâde Hâfız Ahmed Efendi'ye, Sadettin Nüzhet Ergun ise acem-aşiran makamında ve Zekâi Dede'ye ait olduğunu söylemiştir.

  • 19
  • 19
Ramazan ilahileri kategorisinde yer alabilecek "Temcid"ler
Ramazan ilahileri kategorisinde yer alabilecek Temcidler

Ramazan ayında serbest veya besteli olarak minarelerden cumhur halinde okunan temcîdleri de ramazan ilâhileri arasında saymak mümkündür. Nitekim Sultan II. Mustafa'nın, "Şerm-sâr etme Hudâyâ rûz-ı mahşerde beni / Hürmetine hâtemin yandırma dûzahta beni" matla'lı şiiri bir mecmuada temcîd olarak kayıtlıdır. Güfte, 1235 (1820) yılı Ramazanında teravih kılındıktan sonra II. Mahmud'un isteği üzerine camide Şâkir Ağa tarafından ilâhi olarak okunmuştur.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN